Geçen sene “VURUN KAHPEYE” filmi ile ilgili bir köşe yazısı yazmıştım.
Hayatımda o filmi seyrettiğim gün ki kadar fırtınalı bir gün yaşadığımı hatırlamıyorum. Filimde yobaz, moloz, ilimden ve insanlıktan nasibini almamış hoca tipinde bir hokkabaz rolünü oynuyordu. Bir kadın öğretmeni, özellikle her fırsatta takip ediyor ve ona kabul edilemez tarzda tepki gösteriyordu. Halkı tahrik ediyor, vatandaşları kadına saldırtıyordu. İğrenç hokkabazlıklarla bütün güç ve hüneri ile başka değil, yalnızca İslam’ı hem de alçakça kötülüyor ve şiddetle aşağılıyordu.
Şimdi bakıyorum o gün ki çöküşümüz, bugüne geldiğimizde, Gazze harabelerinden daha beter oldu. Toplumun inanç değerleri ve kültürel mirası asimile oldu, aileyi vurdu. Enkazın altında kalan çoğunlukla çocuklar oldu. O günün çocuklar bugünün şaşkın ve saldırgan teröristleri durumuna geldi. Cinayetler artarak çoğaldı.
Kaybolan insanî ve ahlâkî değerler insanları manadan maddeye sürükledi. Bu bile en çok aileyi tahrip etti. Yine ağır faturalar çocuklara kesildi. Böyle değerlerden kopuk nesilleri en alçakça fuhşa sürükleyen LGBT denilen ucube bir akım ile başlattılar. En başta bunu AB konseyi organize ve finanse ederek yaygınlaştırıyor.
Rabbimiz bu düşmanca ve iğrenç saldırıyı açıkça beyan etmektedir; O, müminler arasında fuhşun yayılmasını severek arzu edenler var ya onlara dünya ve ahirette acıklı azap vardır ve Allah bilir, sizler ise bilmezsiniz. (Nûr:24/19) Bu ayeti kerime uyarısına kulak vermek ve mesajı almak çok önemlidir. “Allah bilir, sizler ise bilmezsiniz.” O halde siz bilmediğiniz ne varsa onları Allah’ın Kitabına müracaat ederek bilgilenin ve tedbirli olun. Bilgisizce kendi beşerî acziyetinizle boşuna bocalamayın. İşte bu, derin mana ihtiva eden çok ciddi manidar uyarıdır.
Bugün tek taraflı bu iğrenç ve korkunç fuhuş savaşı ailemizi ve de gençliğimizi çığırından çıkarıp perişan etmiştir. Bize de ağır sorumluluklar yüklemiştir. Devlet bu ağır sorumluluğa çare aradı, bakanlık kurdu. Pis kokulu akıntı artarak devam etti.
Bakanlık bu derde deva olmak isterken, evlilik dışı ilişkileri arttı. Evlilik dışı ilişkilerine şahit olan çocuklarını, suç ortağı ile gözlerini kırpmadan öldürüp derelere attılar. Bu felaket ve dehşet selleri akarken sivil kuruluşlar devreye girdiler. Onlar da bu korkunç felaket ve dehşet sellerinin önüne geçemediler. Neden diye düşünmemiz gerekir! Kendilerinde etkin irade gösteremediler. Onun için şimdi biz her türlü destek gayreti gösterip toplumca sosyal ve görsel medyada çalışmayı canlandırmalıyız.
Özellikle çocuklara, aileye hatta halka yönelik animasyon ve sinema yolu ile hizmet vermeye hazırlanıp hamle yapalım. Öyle hamle yapalım ki, geri adım atacak zillete düşmeme hususunda kudreti sonsuz Rabbimize sığınalım. Onun “bir şeye niyet edip azmettiğin zaman Allah’a tevekkül et, başla,” emrine uyarak çalışalım.
Bu alanda daha önceleri teşebbüs etmiş fakat sıkıntı çekmiş ya da hedefe ulaşamamış dostlarımızla da teşriki mesaide bulunalım. Tecrübelerinden faydalanalım. Nerelerde tıkanıyoruz? Neleri eksik bırakıyoruz? Bütün bunlarla beraber sevgili çocuklarımıza, onlarında gelecek nesillerine programlar hazırlayıp bırakmak gerekir.
ANİMASYON çalışmalarına yoğunlaşıp her yaştaki insanın faydasına uygun olarak ayarlayalım. Hele genç ana babalar için önemli bir fırsat olarak sunalım. Bu çalışmayı “büyük davanın” yeniden insanlığa kazandıralım. Bu “büyük davayı ortada bırakmayalım. Çünkü Rabbimizindir” Rabbimizin vadi hakdır. Biz ümmet olarak “HAKKA” sarılıp birlik olalım, güç olalım. EMANETİMİZİ biz sahiplenelim.
Hep beraber olalım, zelil kalmayalım! Esselamu aleykum
İlhan Oral 17.11.2024