Araba Kazası mı, Suikast Girişimi mi?
Balkanlar, tarihi boyunca karmaşık siyasi ilişkiler, etnik gerilimler ve suikastlarla dolu bir coğrafya oldu. Son günlerde Sırbistan Cumhurbaşkanı’nın makam aracının arka tekerleğinin çıkması, sıradan bir kaza mı, yoksa planlı bir suikast girişimi mi sorularını gündeme getirdi.
Güvenlik güçleri, olayın mekanik bir arıza mı yoksa bilinçli bir sabotaj mı olduğunu araştırıyor. Ancak, Sırp istihbarat kaynaklarına yakın bazı analistler, bu olayın basit bir teknik aksaklık olmadığını, daha büyük bir komplonun parçası olabileceğini düşünüyor. Özellikle de Sırbistan’ın son dönemdeki siyasi hamleleri, Avrupa Birliği ile ilişkileri ve Rusya ile olan stratejik bağları göz önünde bulundurulduğunda, bu tür olayların ardında farklı güçlerin olması ihtimali değerlendiriliyor.
Balkanlar’da daha önce birçok siyasi lider suikasta uğradı. 1914’te Arşidük Franz Ferdinand’ın öldürülmesi, Birinci Dünya Savaşı’nın fitilini ateşlemişti. 2003’te Sırbistan Başbakanı Zoran Djindjić’in suikast sonucu öldürülmesi de hâlâ hafızalardaki tazeliğini koruyor. Peki, bu son olay, benzer bir suikast zincirinin yeni halkası mı?
Sırbistan hükümeti, olayın detaylarını titizlikle incelerken, Cumhurbaşkanı’nın sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. Ancak bu olay, ülkedeki siyasi atmosferi daha da gerdi. Suikast ihtimali söz konusuysa, bu kimin işi olabilir? Muhalif gruplar mı, dış istihbarat servisleri mi, yoksa sadece kötü bir tesadüf mü?
Bu olayın perde arkasını öğrenmek için beklemek gerekecek. Ancak Balkanlar’daki geçmişi bilenler, burada hiçbir şeyin tesadüf olmadığını da çok iyi biliyor…
Rafet Ulutürk