Hayatın karmaşasında, insanları gördüğümüz kadar yargılıyoruz. Yüzlerinde bir tebessüm varsa mutlu, giydikleri kıyafet şık ise varlıklı, söyledikleri kelimeler doğruysa dürüst olduklarını sanıyoruz. Oysa insan, gördüklerimizle sınırlı değildir. Hatta çoğu zaman, bir insanın kim olduğunu anlamak için görmediklerimize bakmamız gerekir.
Her insan bir hikâye taşır; bazıları bunu açıkça anlatır, bazıları ise derinlere gizler. Ancak her hikâye, yalnızca görünenden ibaret değildir. Bir insanın sessizliği, onun yorgunluğunu anlatır. Gözlerinden kaçırdığı bakışlar, taşıdığı bir yükün ifadesidir. Ve gülümsemesi? Belki de bir maskedir. Görmek, yalnızca gözle yapılan bir iş değildir; hissetmek, sorgulamak ve anlamaya çalışmak gerekir.
Görmediklerini anlamak, zamanın hızına karşı bir durup düşünmeyi gerektirir. Bugün çevremize bakıyoruz, insanlar bize her şeyi en parlak haliyle göstermeye çalışıyor. Sosyal medyada mutluluk pozları, başarı hikâyeleri, gösterişli hayatlar… Ancak perde arkasında ne olduğunu nadiren düşünüyoruz. Bir insan ne kadar mutlu görünürse görünsün, o mutluluğun altında bir mücadele, bir çaba, belki de bastırılmış bir acı yatıyor olabilir.
Görmediklerini anlamak aynı zamanda bir merhamet işidir. Hepimiz hata yaparız. Ama çoğu zaman bir insanın yaptığı hatayı yargılamadan önce, o hatanın ardındaki sebepleri düşünmeyiz. Belki bir öfke patlaması, geçmişte yaşanmış büyük bir haksızlığın sonucudur. Belki bir suskunluk, dile getirilemeyen bir korkunun yankısıdır. İnsanları anlamanın yolu, yalnızca onların dışa vurduklarını değil, sakladıklarını da görmeye çalışmaktır.
Peki, bu mümkün mü? İnsanları daha derinden görmek, daha iyi anlamak nasıl olabilir? Bunun yolu, dinlemekten geçer. Ancak bu, yalnızca duyduğunuz kelimelere odaklanmak değil, kelimelerin ardındaki anlamı hissetmek demektir. Bir insan size kısa cümlelerle cevap veriyorsa, belki konuşmak için cesaretlendirilmeye ihtiyacı vardır. Bir başkası sürekli neşeli davranıyorsa, belki bu neşe bir savunma mekanizmasıdır. Empati, bir insanın görünmeyen taraflarına ışık tutmanın anahtarıdır.
Dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirmek istiyorsak, insanları sadece gözümüzle değil, kalbimizle görmeyi öğrenmeliyiz. Kimse bir anda şeffaf bir kitap gibi karşımıza çıkmaz. İnsanı anlamak için sabır, dikkat ve biraz sevgi gerekir. Çünkü gerçek insan, ne giydiğinde, ne söylediğinde, ne de gösterdiğinde saklıdır. Gerçek insan, derinliklerde, saklı kalanlarda, kimsenin fark etmediği ayrıntılardadır.
Sonuçta, insanları gördüklerinden ibaret sanmak büyük bir kayıptır. Çünkü her insan, görmediklerimizle bir bütündür. Gerçek dostluk, gerçek sevgi, gerçek anlayış; işte bu görünmeyenleri anlamaktan doğar. Unutmayın, insanı anlamanın sırrı, görünene değil, görünmeyene bakmaktır. Görmediklerinizde insanı arayın; çünkü orada onun gerçeği saklıdır.
Kaynak: çamlıca vadisi