Bulgaristan’da 9 Eylül: Tarihsel Bir Dönüşüm ve Unutulmayan Acılar

Yayınlama: 11.09.2024
13
A+
A-
Bulgaristan Türklerinin BULTÜRK derneğinin Genel Başkanı Rafet Ulutürk

Kızıl Ordu’nun Bulgaristan’a Girişi ve İşgal Dönemi
9 Eylül, Bulgaristan tarihinde köklü bir dönüm noktasıdır. Bu tarih, Bulgaristan Krallığı’nın sonu ve Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nin başlangıcı olarak kabul edilir ve ülkenin siyasi yapısında büyük bir değişimin sembolü olarak anılır. 2024 itibarıyla bu olayın üzerinden 80 yıl geçmiş olsa da, yaşananların etkileri hâlâ Bulgaristan’ın hafızasında tazeliğini korumaktadır. Bu olaylar, genç nesillere unutturulmamalıdır.
Kızıl Ordu’nun Bulgaristan’a Girişi ve İşgal Dönemi
II.Dünya Savaşı’nın ortasında, Sovyet ordusunun Stalingrad zaferi sonrası Bulgaristan için zor günler başlamıştı. Ağustos 1944’te Sovyetler Birliğinin Romanya’ya ulaşması, Nazi Almanyası’nın müttefiki olan Bulgaristan’ı zora soktu. Üçüncü Reich ile olan ilişkileri kesme çabalarına rağmen, bu girişimler sonuçsuz kaldı. Sovyetler, Bulgaristan topraklarına girdiğinde, Bulgar hükumeti hızlı bir şekilde devrildi ve ülke Sovyetler Birliğinin etki alanına girdi.
Halk Mahkemesi ve Zulüm Yılları
9 Eylül’de Bulgar hükumeti, Sovyetler Birliğiin Kızıl Ordusunun desteğiyle devrildi. Kimon Georgiev liderliğinde kurulan Ana-vatan Cephesi hükumeti, Bulgaristan’ı sosyalist kalkınma yoluna soktu.
Ancak bu süreç, keyfi idamlar ve halk üzerinde baskı ve korku dolu bir dönemi başlattı. 1944 yılının sonuna kadar, binlerce insan yargılamadan idam edildi. Bu olaylar, Bulgaristan’ın siyasi elitine yönelik bir tasfiye hareketiydi ve “Halk Mahkemesi” adı altında 9.550 kişi mahkum edildi; bunların 2.730’u idam cezasına çarptırıldı, 305 kişi ise müebbet hapisle cezalandırıldı. “Halk düşmanları” olarak yargılananlar arasında eski bakanlar, milletvekilleri, generaller ve entelektüeller vardı.
1949’da Belene Adası: Zulüm ve Korkunun Sembolü oldu
Bu dönemin karanlık yüzlerinden biri de Belene Adası’nda kurulan toplama kampı. 1949’da kurulan Belene Ceza Kampı, komünist rejime muhalif kişilerin hapsedildiği, ağır çalışma şartları altında yaşadığı bir yerdi. Zamanla Bulgaristan’ın en korkutucu toplama kamplarından biri haline gelen Belene, özellikle 70’li yıllardan sonra Türk azınlık için bir zulüm merkezi olarak tarih sahnesine çıktı.
Türk Azınlık İçin Zor Yıllar Başladı
1970’li yıllardan itibaren Türk ve Müslüman azınlıklara yönelik uygulanan asimilasyon politikaları bu kampta yoğunlaştı. Türkler, kimliklerini ve dillerini koruma mücadelesi verirken isim değiştirme zorunluluğu ve kültürel baskılarla karşı karşıya kaldı. Özellikle 1984-85 yıllarında doruğa çıkan bu asimilasyon politikaları, Türk toplumunda derin yaralar açtı. Belene gibi ceza kampları, bu karanlık dönemin acı verici bir simgesi oldu.
Komünist Rejimin Çöküşü ve Demokratikleşme Süreci
10 Kasım 1989’da Bulgaristan’da komünist rejimin çökmesiyle birlikte, 9 Eylül’ün anlamı da değişti. 9 Eylül Bu tarih, artık bir askeri darbenin ve demokrasinin yıkılışının sembolü olarak anılmaya başlandı. Bulgaristan’ın demokrasiye geçiş süreci, geçmişle yüzleşme ve yeni bir siyasi düzenin inşası çabalarını beraberinde getirdi.
Ancak geçmişin izleri tam anlamıyla silinmedi. Bugün hain Ahmet Doğan ve Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS), 1990’lı yıllarda Türk halkı için bir umut ışığı olarak ortaya çıksa da, hain Doğan’ın bu tarihi acılarla yeterince yüzleşmediği ve Belene gibi kamplarla ilgili hesaplaşmanın yapıl(a)madığı eleştirileri hâlâ sürmektedir.
Geçmişin Gölgesinde Yeni Bir Siyasi Manzara
9 Eylül, Bulgaristan tarihinde yalnızca bir tarihsel dönüm noktası değil, aynı zamanda Türk azınlık için bir kimlik mücadelesinin simgesi olarak da hatırlanır. Komünist rejimin baskıları, Belene’de yaşanan acılar ve asimilasyon politikaları, Bulgaristan’daki Türk toplumu için hâlâ derin bir yara olarak varlığını sürdürmektedir. Bu karanlık dönemin izleri, yalnızca Bulgar halkı için değil, aynı zamanda Bulgaristan’daki Türkler ve Müslümanlar için de silinmez bir hatıra olarak kalmıştır.
Sonuç: Geçmişten Geleceğe Taşınan Dersler
9 Eylül 1944’te başlayan süreç, Bulgaristan’ın tarihini kökten değiştirmiştir. Komünist rejimin baskıcı yılları, Belene Ceza Kampı gibi yerlerde hayat bulan zulümler ve halk üzerinde yaratılan korku, Bulgaristan’ın toplumsal hafızasında silinmez izler bırakmıştır.
Bulgaristan’ın tarihindeki bu karanlık dönemler, Türk halkı üzerinde derin izler bırakmış ve bizlere tarihte yaşanan bu adaletsizliklere karşı uyanık olmamız gerektiğini hatırlatmıştır. Bugün, geçmişte yaşanan baskıların yeniden hortlamasına karşı daha bilinçli ve kararlı bir duruş sergileme zamanıdır.
Bulgaristan’ın bugünkü siyasi yapısını anlamak için anahtar niteliğindedir. Aynı zamanda, Türk Dünyasıyla güçlü bağlar kurmayı arzulayan Bulgaristan’daki Türk toplumu için de tarihsel bir hatırlatma ve uyanış çağrısıdır.
Saygılarımla

Rafet Ulutürk

Bir Yorum Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.