İstanbul… İşte bu sefer karı gördük! Hem de öyle hafif bir serpiştirme değil, bol bol yağıyor. Daha şimdiden bazı yollar kapanmış durumda. Şehrin kalabalığına, telaşına, koşturmacasına bir mola verdiren bu beyaz örtü, İstanbul’u bambaşka bir güzelliğe büründürüyor.
Sokaklarda çocukların neşeli çığlıkları yükseliyor. Kar topu oynayanlar, kaymaya çalışanlar, yeni yeni oyunlar keşfedenler… İstanbul’un griliğini bir anda beyaza çeviren bu mucize, herkesin yüzünde tebessüm bırakıyor. Kar tanelerini izliyorum; tane tane, pala pala düşüyorlar. Her biri ayrı bir sanat eseri, hiçbiri diğerine benzemiyor. Doğanın bu harikulade simetrisiz düzeni insanı hayrete düşürüyor.
Hiç düşündünüz mü, gökyüzünden kaç tane kar tanesi düşüyor toprağa? Ve bunların ne kadarı yerde birikerek bembeyaz bir örtü oluşturuyor? Belki de hiç aklımıza gelmeyen bu sorunun cevabı, doğanın ne kadar muhteşem ve hesaplanamaz bir denge içinde işlediğini bize hatırlatıyor.
Gelin, basit bir hesap yapalım. Ortalama bir kar tanesi yaklaşık 1 milimetre çapında. Bir metrekarelik bir alana yoğun bir kar yağışı olduğunda saatte yaklaşık 5 milyon kar tanesi düşebilir. İstanbul’un yüz ölçümü yaklaşık 5.300 kilometrekare. Eğer kar her yere eşit şekilde yağsa, yalnızca bir saat içinde İstanbul’a trilyonlarca kar tanesi düşerdi! Ve bu kar taneleri birleşerek şehri sessizce örtmeye devam ederdi.
Böyle devam ederse yarın bembeyaz bir sabaha uyanacak İstanbul. Gece pala pala yağsın, çocuklar oynasın, mutlu olsun. Hepimize, ülkemize güzel yarınlar getirsin.
İşte kışın bu eşsiz güzelliği içinde kaybolurken, doğanın sunduğu her mucizeyi biraz daha fark edelim. Kar taneleri kadar özgün ve özel olduğumuzu hatırlayalım. İstanbul, bugün bembeyaz ve büyüleyici… Keyfini çıkarın!