TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ MESELELERİ

Yayınlama: 16.08.2023
113
A+
A-

Ev kiraları, önü alınamaz zamlar, kentsel dönüşüm, emekli ve alt tabakanın sorunları, ve gençlikte’ki manevi çöküş..

Evet Türkiye ve dünya korona pandemi şimdide Rusya, Ukrayna savaşı gölgesinde ciddi bir darboğaz dan geçerek bu günlere gelmişlerdir.
 
Buna rağmen eldeki veriler Türkiyenin hızla büyüdüğünü göstermektedir.. 
 
Bu zor günlerde yine en çok kazanan büyük şirketler, bankalar ve üç harfli marketler olmuştur.. Fakat! anlamadığım nokta kritik dönemlerde “birçok işyeri kapalı dururken,” bu marketler, bankalar, büyük şirketler cirolarına ciro kattıkları halde hiç doymak bilmemişlerdir. 
 
28 Mayıs 2023 seçimlerinden önce aylıklarda yapılan iyileştirmeler, seçim sonrası A’dan, Z’eye her şey adeta uçarcasına büyük zamlarla karşılık gördü. Bu nedenle aylıklarda yapılan zamların da pek kıymeti harbiyesi kalmadı.
 
Seçimlerin üzerinden üç ay gibi bir zaman geçti. Yarın mahalli seçimler derken bir iki yıl hızla geciveriyor. Verilen sözler, devasa sorunlar, yine başka bir bahara kalır..
 
Cumhurbaşkanı Danışmanlarının, Bakanların, Milletvekillerinin, valilerin, kaymakamların, belediyelerin işleri ne ? Halkın arasına inip gördükleri eksi, artıları çözüm önerileriyle beraber yukarı gerekli mercilere taşımaları gerekmektedir..
Siyasiler Oy zamanı herkese meydanlarda canım, cicim derler, seçim sonrası  koltuklara gömülüp kaybolurlar. Daha ben altmış yıllık ömrümde “seçimler bitince” kapımın yukarıda saydığım hiç bir siyasi ve kamu görevlileri tarafından çalındığını, hal hatır sorulduğunu, hatta kolu komşumun dost ve akrabalarımında ziyaret edildiğine hiç şahit olmadım..
 
Hatta hizmetlerine methiyeler yazdığım belediye başkanları, bir dönüş yapıp hal hatır sorma inceliğini bile göstermişlerdir. Numarası bende kayıtlı milletvekillerime gönderdiğim bayram mesajlarına bile, tenezzül edip dönen olmamıştır..
 
Bir meselede ulaşmak istediğinizde bu zevata erişmek, derdini anlatmak mümkün değildir. Anma en ufak ayağın tökezlese, esnafın, avamın gücünün yetmediği aciz kaldığı ödeyemediği bir borcu, derdi olsa, anında haciz memurları, devlet garibin kapısında olur.
 
Bunları niçin yazıyoruz? 
 
Siyasetin yükü ağırdır. Bu işe soyunan kişiler, ben bu işte hizmet için varım diye siyaset meydanına çıkmaktadırlar..
 
Siyasilerin hiç bir ferdin burnu bile kanamasın, hakkı yenmesin diye, Hz Ömer hassasiyeti içerisinde, kılı kırk yararcasına, kul haklarına riayet ederek, ülkesinin insanlarının, maddi-manevi refahı için çalışma meçburiyetleri vardır.

Hz Ömer Ey mü’minler beni dinleyin ve bana itaat edin” diye seslendiği zaman, ashaptan biri ayağa kalktı ve:

“Üzerindeki elbisenin hesabını vermedikçe seni dinlemiyor ve sana itaat da etmiyoruz. Çünkü ganimetten bize düşenle bir elbise yapmak imkânsızdı. Sen nasıl oluyor da elbise olabilecek kumaş alabiliyorsun” diyebiliyorlardı.

Oy sahipleri halkın görevi yöneticilere sormak, yöneticilerin görevi de halkına müspet bir cevap vermektir. Günümüzde böyle konuşunca davayı sattın oluyor. Davaya sırt vermeyip bal kaymak yatanlara hava atanlara verilen bir cevabımız varmıdır?. 

Ak Parti Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde bu ülkeye yaptığı hizmetler asla inkar edilemez. Ülkeye her alanda çağ atlatmışlardır. Fakat siyasetin asli görevide hizmettir. Anketlerde milletimiz hala Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan dan ümidini kesmemiş, bu sorunlara da bir çare kendilerinin sunacağına inanmaktadırlar..

Peki nerede yanlışlar yapıldı ve neler yapılabilir di?

* Ak Parti’nin ilk politikası, devletin küçülmesi, hantal yapıdan kurtulması yönünde olacaktı. Devletin giderleri, kamu yönetiminde ki kişilerin harcamaları, depdebeli yaşam tarzları kontrol altına alınacaktı.

* Bakan, milletvekili, belediye başkanları hatta tüm seçilmiş ve kamu çalışanları vali, kaymakam gibi koltuklara gömülmeyecek, halkın içinde hakla beraber olacaktılar!

* Burnu yukarda olanlar, halktan kopanlar o makamlardan da koparılacak, Makam araçları sınırlandırılacak, Aile, akraba, dost yandaş gibi kişilere “devletin malı deniz yemeyen keriz” kabilinden ayrıcalık yapan kamu görevlilerinin derhal devletle ilişiği  kesilecekti..

* Eskiden olduğu gibi, bu günlerde de kamunun bir çok birim ve bölümünde, bugün git yarın gel, memurları oluşmaya başlmıştır. Her dönemde Devletin isteklerini uyğuluyormuş gibi yapan, fırsat buldukça devletine çelme takan, yanar döner bürokratlar kamudan temizlenecekti..

Halkımızın İtirazları neye?

* Cumhurbaşkanımızın, Kelli felli önemli okullardan mezun, donanımlı, jip’li, makam arabalı, yazlıklı, kışlıklı Danışmanları elbette olabilir; Fakat bunların halkın sorunlarına vakıf olabileceklerini düşünemiyorlar..

Asıl danışmanlar insanlara, halka yakın olan, tabana doğrudan açık, etrafını saran çemberi kırabilecek, direk halka kulak olan, alıcı antenleri halka çevrilmiş, Bakkal, öğrenci, esnaf, memur, çöpçü gibi, İETT ye binen, çarşı pazarı tanıyan, insanlardan da istifade edileceği, halktan danışmanlara da ihtiyacı vardır. “Unutmayalım bir siteyi en iyi tanıyan kapıcılardır. Sokakları en iyi bilen postacılar veya çöpcülerdir.”

(Çünkü halkımız seslerinin Cumhurbaşkanımıza ulaşmadığını dillendirmektedirler. Teşkilatın içinde tabana, halka, vatandaşa efelenen, gemiyi kemirenlerin ayıklaması istenmektedir.)

* 18 yaşın seçilme yaşı da bir yanlış çalışmadır.! Neden?

Biz Fatih’leri yetiştiremedik’ki, onlardan Bizans’ı almalarını bekliyelim. Bu gün imam-hatip öğrencileride dahil, gençlik %90 uçurumun kenarında, Mehmet Akif’in-Necip Fazıl’ın-Sezai Karakoçun hayali olan gençliğe ulaşamadık’ki..

Gençlik hızla, kendisine maddi hayaller sunan, her türlü yanlışa götüren yolu mübah gösteren, Kur’an, sünnet ve milli değerlerden uzak, sapkın ideolojilere doğru kaymaktadır. Gençliğimizin manevî boşluğunu dolduracak politikalarımız yeterli değildir?

Bu gün 13-16 yaşlarında gençlik  kafe, bar, eğlence gibi nahoş, boş esrar, eroin akımlarının bol olduğu yerlere takılmaktadırOkullar da gençler birbirine akran zorbalığı uygulamakta, Gençler özgürlük adı altında deizm, ateizm gibi akımlara kapılıp gitmektedir. Millî eğitim, sistem, öğretmenlerimiz, okullarımız bu konularda sınıfta kalmışlardır..

* Milletvekili aylıklarına da bir sınırlama getirilmeli, “millet vekliliği emekliliği” gibi bir ayrıcalık olmamalıdır. Halk kemer sıkarken onlar daha fazla kemer sıkmalıdırlar’ki hem halkı anlamış, hemde liderlik vasfına yakışır erdemli davranmış olurlar. 

“Ha sahi seçimlerden bu zamana ikili, üçlü maaşlar alan vekillerimiz nerelerdedir, bir göreniniz varmı?

* Elitlerin Altındaki jipten, yattan, villadan neden vergi alınmaz onu da anlayamıyorum ? Büyükten büyük, küçükten küçük vergiler alınmalı, vergiler tapana adil olarak yayılmalıdır..

* Devlet ve Belediye ihalelerine her yıl aynı şirket veya kişilerin girmeleri engellenmeli, yerlerine her yıl farklı insan, şirket ve kuruluşların girmesi sağlanmalı ki, böylece devlete değişik heyecan taze kan, fikir sağlanmış olsun.

* FETÖ ile mücadelede sınıfta kaldık. İbadet kısmı dediklerini cezalandırırken, kurunun yanında kamudan ve işinden uzaklaştırılmış çok yaşlar yandı. “Bir yerlerde ağaları olanlar serbest gezerken” suçu günahı olmayan niceleri işsiz, güçsüz. Çoluk çocukları rezil hayat sürmeye çalışmaktadır. .Fetonun siyasi ayağı ise hala çözülememiştir..

“Ne yazık’ki at izi it izine karışmıştır”

Bu işi tereyağından kıl çeker gibi kurunun yanında yaşları yakmadan yapabilmeliydik..

* Kentsel dönüşüm mevzularda da halkın ciddi sorunları vardır. Kendilerine cevap verecek merci bulmakta zorlanıyorlar. Bir takım çalışmalar söylemler güzel ama, bu çalışmalar halkın sorunları dinlenmeden yamalı bohça gibi günü kurtarmaya yarıyor. Belediyeler ayrı, hükümet ayrı telden çalıyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. “Bu iş gerekirse tek bir merkezden yönetilmelidir.”

* Kentsel dönüşüme ada bazında, mahalle veya bölge bölge çok acil geçilmelidir. Kaçak köçek belediye ihmalkarlığı ve uyanık müteahhitler tarafından mağdur edilen hiç bir insan açıkta bırakılmamalıdır.

* Evini dönüşüme verenlere kira yardımı yerine, “konteynır, prefabrik evler, baraka” gibi,  deprem bölgesinde olduğu gibi yerler tahsis edilerek, insanlar iki yıl buralara yerleştirilmeli. Böylece hem devlet vereceği kira yardımından kurtulmuş olur, hemde ev kiraları ve ev satışlarındaki artışlar aşağı çekilmiş olacaktır.

* Diğer bir konuda TOKİ müracaatları. Bir babanın, annenin üç – beş evi var. Bu insanların çocuklarına TOKİ evi çıkıyor, buda etik değil. Ciddi araştırma yapılıp ciddi mağdurlara bu evler verilmelidir. Yine birçok şehir, köy, kaza ve nahiye de yapılan TOKİ evleri mağdurlara, ihtiyacı olanlara değil, durumu iyi olanlara, ikametgahı orda olmayanlara, üç, beş ev aynı kişilere birden satıldığını biliyoruz.. buna da izin verilmemelidir.

* Aynı zamanda Devletimizin bazı bölgelerde derhal sosyal konutlar yaparak, ihtiyacı olan vatandaşlarımıza uygun kiralama yönüne gitmelidir.

* Ya emekliye yapılanlara ne demeli? Ta başından kamu çalışanları memurlara, işçilere, EYT’lilere, emeklilere büyük büyük sözler verilme yerine, hızla “kangren olmuş devasa zamlar yarasına ilk baştan neşter vurulsaydı..”  Zamlara neden olan faktörleri engelleme, takip etme, yarayı kaynağında kurutma yönüne gidilseydi, bugün memur, işçi emeklisi maaş zamları arasında bir uçurumda olmayaktı.
 
Kiraların 20.000 bin lerde olduğu bir dönemde emekli vatandaşlarımıza sen dişini biraz daha sık demekte uygun düşmez. Bu işlere geç kalmadan çözüm bulunmalıdır.
 
* İşi geçe gündüz zam yapmak olan yerlere, kurumlara, şirketlere, bol ceza kesmekle çözülmüyor, onlar bunun acısını yaptıkları zamlarla telafi edebiliyorlar. Bu tür yerlere  kapatılma anlaşmalarının fes edilmesi gibi ağır cezaların verilmesi, sicillerine işlenerek yapılan takip sonucu, başka iş sahalarındada bu yaptırımın karşılarına çıkmasıyla ancak önlenebilir diye düşünenlerdenim.
* Bugün en önemli sorunların başında gıda sektörü geldiğine göre, bunlara yönelik çalışmalar yapılmalı, boş alanlar, araziler devlet güdümünde tarıma ve hayvancılığa açılmalı, gençler bu işlere özendirilmelidir. Gerekirse Türkiye’de bu işi yapan yoksa, dışardan gelecek insanların o bölgede geçici ikameti sağlanarak Ekim, biçim, devlet güdümünde yapılmalıdır..
 
* Ayriyeten bütün ürünlerin Üreticiden, Tarladan ve fabrikadan itibaren marketlere gelene kadar, “hâl yasası” çıkartılıp, bu malların serüvenleri ciddi takip edilmeli, ta ilk baştan itibaren, fabrika ve üretimde dönen dolapların da takibi ve tedbiri önü kesilerek ilk elden alınmalıdır.
 
(Bu işler öyle devlet yetkililerinin elinde defter kalem dolaşmasıyla çözülmez.)

* Her yerde küçük Mafya gurupları oluşmakta birbirine silah çeken yol verme yüzünden işlenen cinayetler yaşanmaktadır. Hırsızlık olayları almış başını gidiyor. Adamın suç dosyası kabarık dışarda geziyor. Veya yakalanıp arka kapıdan çıkıyor. Bütün bunların ve silah’lanmaların önü kesilmeli, cezalar caydırıcı ve ıslah edici olmalıdır.

* Diğer bir konuda ilk okul mezunları, ve okuma yazma bilmeyenler, emeklisine az kalan, özellikle kırk yaşı geçmiş olanlar veya çalışma mecburiyetinde kalanlar iş bulamıyor, bütün kapılar dan geriye çevriliyorlar. Acil bu işe çözüm bekliyorlar.

(Belediye veya özel şirketler basit yerlerde meslek ve beceri gerektirmeyen, tuvaletler, güvenlik, çaycılık gibi yerlerde gençler çalışıyor. Oysa gençler daha aktif işlere kaydırılıp, buralarda olgun bu tür insanlardan istifade edilmelidir.

* Değişik makalelerimde ben bunları yıllardır hep işledim. Ak Parti’ye mektup/ Market zamları /Milletvekili maaşları ve zamlar / Siyasetin çirkin yüzü gibi. Ne yazık’ki dün ile bugün arasında değişen pek bir şey olmamıştır.

” Bu anlatılanlar yalnız iktidar partisini değil herkesi bağlar. Bu konularda en az iktidar partisi kadar muhalefette sorumludur. Politika, fikir, çözüm üretemeyen bir muhalefette hep muhalefette almaya mahkumdur.”

Velhasıl; Siyasetin ve siyasetçilerin zıvana’dan çıktığı, savundukları bütün ilkeleri rafa kaldırıp, her türlü siyasi kirli polemiklerin yaşandığı bir zamanda yaşıyoruz.

Bizde görsel ve yazılı medyada durum aynı. Her cenah benimki doğru, benimki güzel, benimki başarılı diyerek vaziyet alıyorlar.. Oysaki medya, düşünürler ve yorumcular, hükümetin, muhalefetin doğrularını, yanlışlarını tarafsız tahlil etmeleri, siyasileri hak ve hakikat içinde, milli ülke çıkarları doğrultusunda yönlendirmeleri gerekmektedir…

Biz seçmenlerin görevide futbol takımı tutar gibi değil, ülkemiz, milletimiz gelecek nesil’lerimiz için, faydalı olacak siyasileri, siyaset arenasında görmeliyiz. Onları ilkeli siyaset yapmaya  yönlendirecek çalışmalar yapmalıyız..

Ahmet Ali Canbaz 2023

Bir Yorum Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.