İki konuyu ele alacağım bu haftaki yazımda:
1- İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girme taleplerini; “Şimdi İntikam Vaktidir, VETO hakkımızı kullanalım” şeklinde, gerekçe ve tavsiyelerle.
2- Trabzonspor’a saldırıları, hukuki ve vicdani boyutuyla ele almaya çalışacağım.
VETO:
İslam ve Türk düşmanı İsveç ve Finlandiya, amerika ve avrupalı emperyalistlerin desteği ile NATO’ya girme kararı aldılar.
Türkiye Devlet Başkanı Tayyip Erdoğan’dan anında cevap geldi tokat gibi. Anlaşılan o ki, şahsiyetli Türk dış politikası, isveç ve finlandiya’nın NATO’ya girişini VETO edecek. Doğru olan da bu zaten. Geçmişte, Yunanistan’ın NATO’ya girişini veto etmeyen aciz, amerikan güdümlü 12 eylül askeri darbecileri engellememiş ve başımıza şu an yunanistanla yaşadığımız sıkıntılar gelmişti. Şimdi ise iktidarda AKP-MHP koalisyonu var ve bence bizi iktidardan indirmedikleri sürece onay vermeyecek Türkiye Devleti bu iki İslam ve Türk düşmanının NATO’ya girmesine.
Zaten şöyle gerçekçi düşündüğümüzde her ne kadar rusya’ya karşı kısmi koruma sağlasa da NATO, aynı zamanda Türkiye’yi bölmek için terör örgütlerine çok büyük destek veriyor. Türkiye’nin aleyhine atılan her adımın arkasında amerika ve NATO var.
amerikan-ingiltere kışkırtmasıyla Ukrayna’ya saldıran rusya’nın Ukrayna’yı yerle bir etmesini zevkle seyrederken; NATO’nun en büyük ikinci gücü Türkiye’ye hala silah ambargosu uyguluyor; bu da yetmezmiş gibi bölücü terör örgütlerine yardımlarını sürdürüyorlar.
Türkiye, eski Türkiye değil çok şükür. Artık, milli şahsiyetli dış politikalar geliştirip uygulayabiliyoruz ve düşmanlarımıza da bunu seve seve olmasa da söve söve kabul ettiriyoruz.
Atılmasını beklediğim bir kaç adımı sıralamak istiyorum: Vakit kaybetmeden rusya ve suriye ile görüşülüp Suriye’nin sınırımıza 90 km uzaklıktaki kuzey bölgesinin tamamını Türk askerinin hakimiyetine (süresiz) ve garantörlüğüne verilmesini sağlamalı ve askeri harcamalarımızı karşılamak üzere de, pkk’nın kontrolü altındaki petrol tesislerinin gelirinin verilmesini kabul ettirmeliyiz.
Şu an bu tesisler üzerinde zaten Suriye rejiminin bir söz hakkı, kazancı yok!
Kontrolümüz altına geçen bölgelere Türkiye’deki bölgeden gelen Suriyeliler bir an önce yerleştirilmeli ve amerika tarafından zorla değiştirilen demografik yapı tekrar eski haline kavuşturulmalı. Bölgenin gerçek sahibi arapların tekrar nüfus üstünlüğü sağlanmalı.
Suriye yönetimiyle üst düzey görüşmelerle Şam dahil, Suriye’nin her bölgesinden kaçarak ülkemize gelmek zorunda kalan Suriyelilerin savaş öncesi topraklarına Türkiye’ye askeri güç kullanma ve garantörlük, bağımsız denetmenlik hakkı verilerek dönmeleri sağlanmalı. Suriye’nin eset rejimi, İran’ın uydusu olmaktan çıkarılmalı. Sanıyorum artık Suriye rejimi de rusya’nın ve iran’ın dost olmadığını, aynı ukrayna’yı amerika’nın, ingiltere’nin kullanması gibi kendilerini kullandıklarının farkına varmışlardır.
amerika’nın Suriye’nin güneyine çökmesini, Suriye topraklarında amerikan ve terörist üsler, kamplar kurmasını engellemeyen rusya ve mezhepçi iran’ın Suriye devletini böldürmemek gibi bir dertleri yoktur. Onlar Suriye’nin dostları olmadıkları gibi, pastadan bir parça pay almaya çalışan menfaatçi ülkelerdir. Oysa, Türkiye, ilk günden beri Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmuş ve Türk askerinin girdiği her yerde Suriye’yi bölmeye çalışanlara müsaade etmemiştir.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmesini engelleme karşılığında Rusya’dan bir çok konuda Türkiye lehine tavizler alacağımız bellidir. Doğru gerçekleştireceğimiz ikili temaslarla hem Rusya’yı, hem de Suriye’yi yukarıda izah etmeye çalıştığım şartları kabul etmek zorunda bırakabiliriz. Çok yakında Rus askerlerinin Kobani ve Menbiç’i Türk askerlerine terk edip çıktığını görürseniz şaşırmayınız.
******
TRABZONSPOR’A VE TRABZONSPORLULARA SALDIRILARIN ALTINDA NE AMAÇ VAR?
Fenerbahçe kulübü, taraftarlarının Trabzonsporlular tarafından benzin istasyonunda saldırıya uğradığını söyledi; ardından o akşam Marmaray’da 3 Trabzonsporlu’ya onlarca fenerbahçe formalı saldırdı.
Karısı ve çocuğu ile benzin istasyonunda küfür ve saldırıya uğrayan Trabzonsporlu.
Bir tane Trabzonluyu tek başına yakalayıp saldıran onlarca fenerbahçeli!
Sonrasında, Trabzonlunun arkadaşları benzin istasyonuna gelince otobüslerine koşup, kaçan az önce Trabzonlu aileye saldıran fenerbahçeli tacizci saldırganlar.
Ayıptır, ayıp!!! Hem kendi taraftarlarınız saldırıyı başlatacak hem de utanmadan kameraların önüne geçip masum fenerbahçelileri “Trabzonlular saldırdı” diyerek kışkırtacaksınız!
Yetkililer görevini yapsın! Hadiselerin başlangıç videosu ortada! Saldırıyı başlatanların ve bunu manupule edip “Trabzonlular saldırdı” diyenlerin, devletin yetkili mercilerince cezalandırılmasını istiyoruz.
Biz, kadına, çocuğa, yaşlıya hürmet ederiz. fenerli, galatasaraylı deyip dışlamayız; çünkü biliriz ki bizim dinimiz İslam’da mazlumun dinine, ırkına, rengine bakılmaz, suçsuza dokunulmaz.
Benim en iyi arkadaşım fanatik fenerbahçelidir ve o fenerbahçe formasını giyer, ben Trabzonspor forması birlikte gezeriz. Lakin, görüyorum ki, fenerbahçe başkanı senelerdir kendileri şampiyonluk yarışında olmasa bile Trabzonspor’un aleyhine sert beyanatlar vermekte; ve, görüyorum ki benzinci hadisesinin öncesinde benzinlikte ailesi ile bulunan Trabzonspor bayraklı arabası nedeniyle küfürlü hakarete saldırıya uğrayan Trabzonsporlu şahsın ailesine bile küfredilmesini makaslayıp, fenerbahçelilere saldırıldı diye ortalığı ayağa kaldıranlar, fenerbahçe taraftarını kışkırtmaya çalışanlar videonun başı yayınlandığında saldırıya uğrayan tarafın fenerbahçeliler değil, Trabzonsporlu aile olduğunu görürler.
Madem gerçek bu, o vakit neden “fenerlilere Trabzonlular saldırdı” diye beyanatlar verildi? Trabzonluların çoğunlukta olduğu anlarda Marmaray’da, metrolarda tek bir fenerbahçeliye saldırılmazken, neden dün akşam Marmarayda üç tane Trabzonspor forması giyene onlarca fenerbahçe formalı saldırdı?
Bu hadise ve öncesindeki beyanat ve yayınlar bu işin fenerbahçe Trabzonspor hadisesinin ötesinde, ülkeyi karıştırmaya yönelik provokatif girişimler olduğu izlenimini veriyor bana ve bu meselenin İç İşleri, Milli Güvenlik alanına girdiğini düşünüyor ve bütün sorumlular için adli, istihbarati inceleme başlatılmasını ve sorumluların cezalandırılmasını talep ediyorum.
İş adamıymış, kulüp başkanıymış, taraftar grubu yöneticisiymiş diye hiç kimse kayırılmasın! İncelensin şahısların bugüne kadar yaptıkları açıklamalar, beyanatlar ve eyleme çağrı sözleri ve, hakkaniyetle karar verilsin kimler suçlu!..
Devletin onca önemli görevinin olduğu, kritik dış politika kararları alma arefesinde olduğumuz böyle bir dönemde Suriye’li sığınmacılar üzerinden ülkede iç savaş çıkarma provokasyonu yapanlara, futbolu kullanıp taraftarları birbirine kırdırmaya çalışanlara izin verilmesin.
Fenerbahçe kulübü, İstanbul’un işgali döneminde ülkemizi paramparça etmeye çalışan emperyalist ingiliz, fransız, yunan işgalcilere karşı kurulmuş Milli Mücadele kulübümüzdür. Fenerbahçe’nin bu milliyetçi kimliğinin, bir futbol uğruna lekelenmesini, Trabzonspor’lu biri olarak istemiyorum ve bu duruma çok üzülüyorum. Babam Beşiktaş yöneticilerindendi, bir amcam Galatasaray’lı diğer amcam fanatik Fenerbahçeliydi. Trabzonlu olmayan çoğu Trabzonsporlunun ailesi de böyledir; çoğu ailede en az iki üç takımı tutan fertler vardır.
Futbol hani barış ve kardeşlik idi? Bazı kendini bilmez, bazı psikolojik sorunları olan fanatikler yüzünden kavga mı edeceğiz? Hiç tanımadığımız insanların üzerinde rakip takımın forması var diye, saldıracak mıyız? Kusura bakmayın, bu hayvanlıktır! İnsan olan Vatanı, Namusu, Dini söz konusu olmadıkça bir başkasına saldıramaz!
Neden, barış ve huzur içinde yaşamamız engellenmeye çalışılıyor? Nedir bu içimizdeki bitmeyen kavga? Yoksa, gerçekten insanlıktan çıktık mı biz?
Bırakın gönlümüzce kimseyi rahatsız etmeden kutlayalım 11 sene sonra gelen şampiyonluğumuzu. Bırakın 37 sene sonra gelen kupamızı sevinçle kaldıralım.
Tarih şunu kesin olarak göstermiştir ki: Adaletle hükmetmeyenler, bir gün gelip o takmadıkları adaleti aramışlardır.
Hiç bir zulüm baki olmamıştır. Hiç bir devlet, hiç bir rejim, hiç bir insani güç uzun süre hakim olmamıştır dünyada. En uzun ömürlü devlet olan Osmanlı Devleti bile 623 sene ayakta kalmıştır. Dünya’nın yazılı tarihi m.ö. 7.500 yıllık Tartaria tabletleri olduğu söylenir, üstüne koyun 2.022 yıl daha. Hangi devlet kaldı o günden bu güne ayakta?
Boş konuşuyoruz, gereksiz şeylerle meşgul oluyoruz, saçma sapan kavgalarla hayatımızı kendimize zehir etmeye uğraşıyoruz.
16.5.2022
İbrahim Tamer
Kaynak: Trabzon haber merkezi