Kalp eğitimi hakkında yazılacak daha çok bilgi ve uyarı vardır. Ancak kalp eğitimin tevhide giden yol olduğunu düşünürsek kabullenilmesinin de çok zor olduğu anlaşılıyor!
Her şeyi yoktan yaratan, her şeye baştan itibaren kesintisiz hükümran olan Allah’tır. O kalp ile ilgili bilgileri, tafsilatlı anlatmıştır. İnsan aklının aktivitelerini özellikle müminlerin şahsiyet problemi kalmayacak tarzı ile açıklama yapmıştır. Müslümana mümin kıvamı kazandıracak ne gerekçe varsa bunu da Kitabında açık açık beyan etmiştir. Bu beyanlardan yalnızca bir tanesi bugün yeryüzündeki “müminim” diyen bütün müslümanları şiddetle ilgilendirip uyardıkça uyarmaya devam etmektedir;
Ey müminler, eğer kâfirlere itaat ederseniz sizi gerisin geriye küfre döndürürler. Artık siz büyük zararlara uğramış olduğunuz halde gerisin geriye küfre dönmüş olursunuz. Hayır, Mevlâ’nız Allah’a itaat edin, yardımcıların en hayırlısı O’dur. (Âli İmran:3/149,150) Allah aşkına bu ilâhî beyana dönüp dönüp bir daha bir daha bakar mısınız? Kalp eğitimimizden ekonomik hayatımıza ve eğitimden dinî hayatımıza kadar her şeyimiz kâfirlerin vesayeti altında, toplumu bunalımlara sürklemektedir. Tarihi şan ve şerefle dolu müslüman millete dininin emir ve hükümleri olan şer’atı unutturdular. Çünkü onların ne idüğü bilinmeyen laikliği, şer’ata izin vermiyor. Hem de bize demokrasiyi özgürlük sistemi olarak kabul ettirmişler!?
Buna rağmen bizde, her kes bir yol tutturmuş gidiyor. Ayette çok manidar mesajlar vardır. Bununla beraber diğer birkaç ayette verilen mesajlar âdeta müminler arasındaki boşlukları doldurup arızaları giderip ve sağlam kaynak yaparak birbirlerini kenetlemektedir. Bunlar araya sokuşmuş engelleri aşmak ve hakkı bulma meselesidir.
Artık onlar, Allah’a iman ettiler ve O’na sığındılar, elbette onları kendi tarafından bir rahmetin ve fazlın içine yerleştirecektir ve onları kendine dönük bir sağlam yola da hidâyet edecektir. (Nisa:4/175) Bu ayetten önceki ayet çok dikkat çekicidir. Ayete bakıp ders almak akıl, mantık ve iman meselesidir; Ey insanlar size Rabbinizden uyulması gereken açık delil geldi. Ve size apaçık nûr indirdik. (Nisa:4/174) Bu “Rabbinizden uyulması gereken açık delil ve size apaçık nûr indirdik.” Gereğinin ne olduğunu bildiren Allah Teâlâ buyurur ki, “Ey müminler takvanın hakikisi ile Allah’tan ittika edin ve ancak müslümanlar olarak ölünüz”
Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve birbirinizden ayrılmayın. Allah’ın üzerinizde olan nimetini de hatırlayın ki, siz birbirinize düşmanlar iken sonra Allah kalplerinizi birleştirdi de O’nun nimeti sebebiyle kardeşler oluverdiniz. Sizler ateşten bir çukur kenarında iken sizi ondan çekip kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar ki hidâyet sistemine kavuşmuş olasınız. (Ali İmran:3/103) Bu beyanlara dikkat gerekir.
Bütün bu yüce beyanlar karşısında günümüzde müslümanlar, inanılmaz ve anlaşılmaz karmaşa içinde bocalama girdabına kapılmışlar, izlenimi vermektedirler. Hele internette her aklı sıkan bir şeyler yayınlama hevesine kapılmış çoğu “hayırlı cumalar” yayınlıyor. Kimileri küresel olayların tehlikelerine yoğunlaşıyor. Kimileri “günün ayeti” diye bir meal yazıp yayınlıyor. Kimileri sosyal gurubunun reklamlarını yapıyor. Daha sosyalleşmiş siyasileşmiş “sahte kahramanlar” gibi ötekileştirdiklerini yerden yere vuruyor. Çevresine din düşmanı gibi lanse etme gayretkeşliği yapıyor.
Allah yolunda cihadın hakkını vererek mucahede edin. O sizi seçti ve sizin üzerinize dinde hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in milleti gibi O bundan önce ve bunda da size müslümanlar ismini verdi. Tâ ki Resûl sizin üzerinize şahit olsun ve siz de insanlar üzerine şahitler olasınız. Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sımsıkı bağlanın. O sizin mevlanızdır. O ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcıdır. (Hac:22/78) Bunları anlamamak da kalbi felaketidir! Esselamu aleykum İlhan Oral
KALP EĞİTİMİ, HAYATIN ÖZÜ VE TEMELİDİR (5) (14.07.2024 Pazar günü yazısı)
Kalp eğitimli insanlar çok önemlidir. Çok önemli olmalarının sebebi, bizzat Azîz ve Celîl Allah Teâlâ’nın övgüsüne mazhar olmalarından kaynaklanır.
Özellikle burada Haşır suresinin on dördüncü ayetin inceliklerine, hikmetlerine, ibretlerine , mesajlarına ve uyarılarına yoğunlaşmak meseleyi aydınlatmaya yetecektir.
Onlar sizinle toplu cemaat halinde savaşamazlar. Ancak müstahkem kalelerde veya duvarların arkasından savaşabilirler. Kendi aralarında savaşları ise pek şiddetlidir. Sen onları toplu bir güç sanırsın, Aksine onların kalbleri darmadağınıktır. Evet, onlar akıllarını kullanamayan kavimdirler. (Haşır:59/14) “Görünen köy kılavuz istemez”
Şimdi, aklımızın anlayabildiği, kalbimizin taşıyabildiği ve cesaretimizin canlanabildiği kadarı ile ciddi bir muhakeme yapalım. Kim bu müslümanlara karşı birlik halinde savaşamayacak olanlar? Yiğitçe savaşamadıkları halde çeşitli hile ve taktiklerle savaşacak olanlar kim bunlar. Endişeleri neler olabilir? Rabbimizin “Onlar sizinle cemaat halinde savaşamazlar” diyerek tanıttığı müslümanların ne özellikleri vardır.Özellikle bugün farklı bir gelişme söz konusu ise ne tür mesajlar verilmektedir? Bu çok ciddi ve önemli meseleler müslümanları düşündürmelidir, uyarmalıdır.
İlgili ayetteki ilâhî beyanlar gösteriyor ki, mümin müslüman bütün beşerî yanlışlardan, İslam’a yapılan beşerî yamalamalardan, İslam dışı kümelenmelerden ve tutarsızlıklardan arınarak yalnızca Allah’a, Onun Kitabına ve Resûlüne bağlanma zorundadır. Onun hidayet sistemine bağlanmadıkça ve yalnızca İslam cemaati olmadıkça sapmalar kaçınılmaz olmuştur. Ayetteki tablo değişerek farklılaşır.
Müslüman korkuya kapılıp pısırıklaşırken Yahudi ve münafıklar cesaret kazanmış dünya müslümanlarını alt etmişlerdir. Şimdi de ne yapacağını bilmeyecek kadar Kur’an cahili müslümanlar da Cehennemi bir yangına maruz kalan Filistin ve benzeri mazlûm müslümanlar adına “toplu cemaat halinde savaşmaktan” sıvışıyor ve dipte köşede ağıt yakmakla yetinmeyi yeğliyorlar. İşte roller böyle değişiyor.
Bakın buna karşılık Rabbimiz ne buyuruyor: Ey müminler! Sizden her kim dininden dönerse, muhakkak Allah öyle bir kavmi getirir ki, onları sever, onlar da O’nu severler. Mü’minlere karşı mütevazidirler, kâfirlere karşı da izzet sahipleridirler. Allah yolunda savaşa atılırlar ve kınayanın kınamasından korkmazlar. İşte o, Allah’ın fazlıdır, onu dilediğine verir ve Allah Vâsidir, Alîmdir. (Maide:5/54)
Ey Resulüm, de ki: “Eğer siz Allah’ı seviyorsanız, bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafurdur, Rahimdir! Ey Resûlüm! De ki: “Allah’a ve Resûlüne itaat ediniz, eğer yüz çevirirseniz. Gerçekten Allah kâfirleri sevmez.” (Âli İmran:3/31,32) Dikkat edildiği takdir görülecektir ki, bu kadar net, bu kadar açık, bu kadar vurgulu ve bu kadar tehdit dolu âyâtı beyyinatı gördükten sonra eğer müslüman Kur’an beyan ve hakikatleri karşısında hâlâ direniyorlarsa düşünün!
“Bizim efendi hazretleri böyle diyor” deyip bu denli Kur’an hakikatlerinden sıvışıyorsa düşünün. Kimi modern akademisyen Kur’an’ın bunca muhkem ayetleri karşısında hâlâ müteşâbih ayetlerin te’vilini yapıyor ve haksız yere bilgiye susamış insanları yalnışa yönlendiriyorsa yine düşünün. Hele bazı siyasî aktrisler ve aktörler müslümanların oyu ile meclise giriyor ve feminizm ya da benzeri saçma akımları yaymaya çalışıyorsa ve de İslam dünyasında müslüman mazlûmlar soy kırımına maruz kalıyorlarsa din adına sosyal medyada “kılükal” ile uğraşanlar biraz da siz düşünün.
Mutlak Hükümran Allah Teâlâ yalan söylemekten münezzehtir. Muntekimdir.
Kalp eğitimi almamış kim varsa her kes düşünsün. Esselamu aleykum
İlhan Oral