“O insanın” yetişmesi çok kolaydır. Onun Kolay yetişmesi müslümanların en önemli, en ciddi ve en hayırlı eseri olacaktır. Bu, insanın fıtratı gereği olmasındandır.
Ancak çoğu sorumlu insanımızın bilgi eksikliği, niyet çarpıklığı, yöntem yanlışlığı, iman zafiyeti, basiret yetersizliğinden kaynaklanan başarısızlıklarıdır.
Burada çarpıcı bir gerçek de kendini göstermektedir. Kâinatın Yaratıcı ve Yöneticisi, milyonlarca belki milyarlarca yıl önce yaratıp düzene koyduğu varlıkların sisteminde bir değişiklik olmadan süregelmiştir. Arı gibi ve karınca gibi küçücük canlı varlıklara Azîz ve Âlîm Allah Teâlâ “vahyettiğini” beyan buyurdu. Onlar da bu sistemin dışına çıkmadılar. O gün bugün bu sistem gereği yaşayageldiler.
Sayısını bilemeyeceğimiz varlıkların hiç biri bu sistem dışına çıkıp sapmadı. Ancak insanoğlu bu sistem dışına taşıp sapma hastalığından korunamadı. Çok ağır bedeller ödedi. Onca yok edici felaketler yaşadı. Lut kavminin Sodom ve Gamore kentlerinin altüst olmalarından bile insanlar ders almadılar. Kalplerini düzeltip ve akıllarını kullanıp doğallaşamadılar. Akıl nimetini dengeli kullanamadılar. Nice uyarıcı delil arasında Rabbimizin Kehf suresindeki beyanı çok dikkat çekmektedir;
Andolsun biz bu Kur’an’da insanlara, onları ilgilendiren her meseleyi açıklayarak anlattık. Amma insan, cedelleşmeye her şeyden daha çok düşkündür. (Kehf:18/54) İşte insanın tefrikaya saplanıp doğallıktan kaçıp felakete sürüklenmesi de bundan kaynaklanmaktadır. İnandıklarını zannedenler dünya sevgisine kapılıyorlar.
Kendilerine, İnfak etme sebebiyle daha fazlasını vadeden Rezzak Rabbimiz Allah kazançlarını bereketlendireceğini müjdelemektedir. O nsanları koruyacağını vadetmektedir. Rabbimiz bunun için emrini vermektedir; Allah yolunda infak ediniz. Nefislerinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayınız. İhsan kalitesinde iyilik ediniz. Şüphesiz Allah İhsan kalitesinde iyilik yapan kullarını sever. (Bakara:2/195)
Bunlara inanarak uygulamak gerekir. Günümüzde müslümanlar, tabandan ısıtmalı, çift minareli, kaliteli halıları ile altlarında dükkânlı, depolu lüks camiler yapımında yarış yapıyorlar. Müştemilatlarına nice masraflarla israf yapmaktan hiç çekinmiyorlar. İmam odalarını lüks ofis gibi tefriş ediyorlar. Camide görevli hoca efendiler desibeli çok yüksek hoparlörü zevklerine göre açıyorlar. Cemaatin dinleme yeterliliklerini minimize ediyorlar. Onlara namazda okudukları “subhaneke” duasının ve Fatiha” suresinin manalarını bile öğretmekten çekiniyorlar. Cemaat ilgisiz kalıyor.
Çok tehlikeli alanlara giriyorlar. İmkânları varken kendilerini yetiştirmiyorlar. İmam Hatip ve ilahiyat müfredatları ilim ehli yetiştirme niteliğine sahip değiller. Her şeye rağmen bu nesil kendini toparladığında çok imkânlarla buluşup ilim alanında ilerleyip yetişebileceklerdir. Aksi takdirde Münezzeh Allah şiddetle uyarmaktadır;
İndirdiğimiz apaçık hüküm delilleri ve en doğru sistemi, insanlara biz Kitap’ta beyan edip açıkladıktan sonra, örtbas edip gizleyenlere, Allah lânet eder. Onlara bütün lânet edebilenler de, lânet ederler. (Bakara:2.159) Bir başka ayette;
Gerçekten Allah’ın kitaptan indirdiği hüküm ve beyanları gizleyeler ve bunun karşılığında az bir bedel alanlar, işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Allah onlar ile Kıyamet gününde konuşmaz ve onları temize çıkarmaz ve onlar için sürekli acı veren azap vardır. (Bakara:2.174)
“ O doğal insanı” yetiştiremezsek hayat bugün olandan daha betere gidiyor!
Mal, mülk, makam, para burada kalır. Ya AMEL!!!? Esselamu aleykum İlhan Oral