Bugünkü gençlik, Batı ile Doğu kültürü arasında sıkışıp kalmış, kültürel sarsıntı yaşamaktadır. Kendisine biçilmek istenen batı kültürü gömleği bizim tarihi, dini, milli kültürümüzle uyuşmamaktadır. Bu nedenle günümüz gençliği yarınlara umutsuz ve karamsar bakmaktadır.
Bizim gençlik dönemimizle bu zamanki gençlik arasında çok büyük bir fark var. Bizim zamanımızda büyük, küçük herkese sevgi, saygı, hürmet vardı.
Eskiden çocukluktan itibaren gençler önce Dini, Milli, edep, ahlak, sevgi, saygı eksenli yetiştirilir, vatan, millet, din duyguları onların kalbinde inşa edilir, buna da “Müspet ilim” denilirdi. Sonra “Menfi ilme” geçilir, fizik, kimya, astronomi, matematik gibi bilim dalları öğretilirdi. “Müspet ve Menfi” ilimler atbaşı gider, dengeli bir eğitim verilmiş olunurdu..
Bilirlerdi’ki Allah sevgisi ve korkusuyla yetişen nesiller, vatanına, milletine, dinine, bayrağına daha bağlı olurlar. Haram, helal, örf, adet gözeterek insanlığın yararına olan projelerde yer alırlar.
Günümüzde insanlara, büyüğe, küçüğe, dini, millî değerlere saygı, hürmet kalmamış, hatta ben gençliğimi yaşamalıyım diyerek, Anne, babalar huzur evlerine bir yaştan sonra bırakılması gereken bireyler olarak bakılmaktadır.. Hitap şekilleri bile günümüzde büyükleri aşağılayıcı,moruk, ihtiyar, çaptan düşmüş gibi kaba tabirler kullanılmaktadır..
Osmanlı eğitim sistemine ve tarihine baktığımızda, o dönemlerde ilme ve âlime gösterilen saygı ve hürmet üst düzeydeydi. Öyle ki cihan padişahı Yavuz Sultan Selim Han, hocası Kemal Paşazâde’nin atının sıçrattığı çamurla kirlenen kaftanını öldüğünde sandukasının üzerine örtülmesini emretmiştir.
İnsan ilim sahibi oldukça mütevazi, kibar ve örnek şahsiyet olması gerekirken, günümüzde tam tersi kibir abidesi, kendini beğenmiş egoist bireyler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yani günümüzde Müspet ilimden beslenmeyen gençlerin, birçoğu değişik branşlarda diploma alıyor olsalar da, edep, ahlak konusunda ne yazık’ki sınıfta kalıyorlar..
Diğer Menfi ilimden uzak yetişen gençlerimizin bir çoğu da, dünya gerçeklerine karşı eksiklik yaşıyor ve iletişim konularında yetersiz kalıyorlar.
Tabi ki bu yaşananlar bu gençlerin hatası veya yanlışı değildir. Gençler büyüklerin ne dediğine değil ne yaptığına bakar. Bizler tavır ve davranışlarımızla gençlere örneklik teşkil edersek, onlar da eninde sonunda kendilerine düşen payı alırlar.
Önümüzde iki yaşanmış örnek vardır. Şair Fikret’in oğlu Haluk’uyla Mehmet Akif’in Âsım’ı arasında yüz seksen derece denebilecek bir bakış ve algılayış farkı vardır. “Haluk” bu milletin dinî ve millî kıymet hükümlerine ne kadar yabancı ise, Âsım da o derece bu değerlere yerlidir sadıktır.
Mehmet Akif’in “Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı /Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı” beyti bu karakterin hareket noktasına vurgu yapmaktadır. Böyle bir gençlik vatan, millet ve bayrak için canını verebilecek şuurda ve cesarettedir. Onlar Batı’nın ilmini alıp daha da ileri götürme ve insanlığın hizmetine sunma azmin de ve kararlılığında olurlar..
Bu gün gençliğimiz hızla ellerimizden kayıp gitmektedir. Bunda da özellikle internet ortamındaki sosyal medya, cep telefonları ve televizyonların etkisi çok büyüktür. Medyanın etkisinde ruhsuz, soğuk, dağınık kimliksiz bir nesil yetişmektedir.. Uzun süre bilgisayar başındaki gençlik haliyle aileden, toplumdan kopuk, içine kapanık yaşamaya başlamaktadır.
Bu durum onların psikolojik gelişimlerini de etkilemektedir. Televizyon internet ortamındaki “yeterli denetlenemeyen” çarpık, sapkın, ilişkiler, cinsellik dolu diziler, alkol ve uyuşturucuya özendiren yapımlar, mahremiyetin ortaya serilmesi, dinî, milli örf ve adetlerimizle örtüşmeyen bu kareler, genç beyinleri derinden etkilemektedir.
Haliyle dini “Müspet” eğitim yetersizliği yaşayan Gençler bu boşluğu dünyevî “Menfi” hazlarla doldurulmaya çalışılıyor. Buda onları Gece hayatı, sınırsız eglence, başkalarına özenti, kolay radikal yoldan zengin olma gibi labirentli yollara savurmaktadır ..
Velhasıl gençliğin işi çok zor. Bugün “Müspet ve Menfi” ilimler ölçülü verilmediği, yalnızca yarım yamalak batı kaynaklı maneviyat tan uzak eğitimler, onları yeterli tatminkar yapmamaktadır..
Bugün gençliğine sahip çıkmak, devletin, milletin, eğitim kurumlarının, eğitimcilerin, sivil örgütlerin, ana babaların Velhasıl herkesin öncelikli görevidir.
Bunuda yaparken Şefkatli olmak, sabırlı, yapıcı, arkadaş, dost olarak yaklaşmak zorundayız.. Affedici olalım, sevelim, onlara kucak açalım, yaralarını saralım. Genç neslimizi fani dünyanın, vahşi çarkları arasına cekmesine fırsat vermeyelim. Çünkü hepsi bizim evlatlarımız. Onlar Bizim geleceğimizdir..
NE HALE GELDİK ?
Misli geçmiş zaman, derler bu asr’a
Deist, Ateist’e, dönmüş gençlik
Kıyametler kopar, iç dünyamızda
Vay halimize vay, ne hâle geldik ..?
Kaybettik asırlık, inancımızı
Örf, Adet, anane kış, yazımızı
Milli duygulara, has yapımızı
Şu nesillere bak, ne hale geldik ..?
Ana baba evde, olmuş istenmez
Çalışmaz nesiller, ektiği yenmez
Herkes ün peşinde, iş bilmez cömez
Dün ne idik bugün, ne hale geldik ..?
Okul, akademi, modern bina
İslam’a muhalif, camide hoca
Görüşler uymuyor, hiç bir kitaba
Mezhepsiz, meşrepsiz, ne hale geldik ..?
Avrupa’i olmak, isterken battık
Bakmadan Kur’an’ı, duvara astık
Kültür, sanat, fennin, içine yaptık
Açıldık, sacıldık, ne hale geldik ..?
Kul Ahmed-i girdik, kor alevlere
Laklakla geçiyor, ömrümüz böyle
Dost dostuna kuyu, kazma peşinde
Kaybedince özü, ne hale geldik..?
Ahmet Ali Canbaz 04/07/2023