Kur’an Hizmeti Gerçekten Sahipsizse!

Yayınlama: 08.03.2025
1
A+
A-

Bugün ya kimsenin farkına varamadığı, ya farkına vardığı halde bilmiyor ayaklarına yattığı ya da “benim işim tıkırında” zannettiği halin vebali çok ağırdır.
12.12.2005 tarihinde neşrettiğim “İMAN ETMEMİŞ MÜSLÜMANLAR” kitabımda hak olan ağır ifadeler kullandığımı hatırlarım. Buna rağmen bugün daha da negatif gelişmeler görüyorum ve müslümanların haline acıyorum ve hayıflanıyorum.
Artık halkımızda bile dini duyarlılık çöktü. Genelde okumuş insanlarımızın hemen hemen tamamına yakını ilimden ve irfandan el etek çektiler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem nasihatin önemini dile getirir, “Din nasihattir.” Buyurur.
Buna rağmen din hizmetinde görevli olan okumuşlarımız, eğitim alanında görevlilerimiz, emeklilerimiz, müftülerimiz, vaizlerimiz, hatiplerimiz imamlarımız hatta bu alanda kim varsa “ tamamına yakını yalıtım yöntemini kullanıyorlar! “Bunlar genelde “ başkaları yapsınlar,” ben yapmış olayım” taktiği ile hizmetten sıvışıyorlar.
Bu resmen Kur’an’ın çok manidar ve çarpıcı uyarı sinyalleri vermektedir.
“Peygamberin davetini, aranızda birbirinizin çağırışı gibi yapmayın. İçinizden birbirini siper ederek sıvışıp kaytaranlar gibi olmayın. Allah onları kesin biliyor; Resû- lün emrine aykırı hareket edenler, başlarına bir belâ isabet etmesinden veya kendilerine devamlı acı veren azap isabet etmesinden çekinsinler. (Nûr:24/63)
Evet, yine Kur’an’da bu çarpıcı uyarıdan sonra bir kahredici uyarı gelmektedir;
Ey müminler! Eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba bağlanır itaat ederseniz, sizi imanınızdan sonra, evirir çevirir, kâfir yaparlar. (Âli İmran:3/100) Yüksek şiddette gelen bu uyarı Müslümanları derinlemesine silkelemektedir. Görüldüğü gibi tevili olmayan, ebediyetlere kadar sürecek hüsranı bildirmektedir.
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve erkeklerden, kadınlardan, çocuklardan zaafa düşürülmüş olan birtakım çaresizler uğrunda savaşmıyorsunuz? Onlar ki; “Ey Rabbimiz! Bizi şu ahalisi zâlim olan şehirden çıkar ve bizim için kendi katından bir sahip gönder ve bizim için kendi indinden bir yardımcı gönder!” diye niyaz etmektedirler. (Nisâ:4/75) Hele bir bakar mısınız? Böylesi bir ortam içinde sizsiniz!
Bugün bu millet korkunç bir zillet hayatına mahkûm edilmiş gerçeğini bütün şiddeti ile yaşıyoruz. Müslümanlar bu halde yaşarken “erkeklerden, kadınlardan, çocuklardan zaafa düşürülmüş çaresizlerden” daha çaresiz kimdir biliyor musunuz?
İşte o çaresizler, bizim gibi yetki sahipleridir. Özellikle okumuş sorumlulardır. Siz vahamete bakın ki, ibadet için camiye gelen insanlardan, vaaz sırasında ya da hutbe okunurken cebinden çıkardığı cep telefonunda kumar oynuyor!
Bu insan hiç olmazsa camiye girebiliyor. Ya kundakta ki sahipsiz terk edilmiş, yabancı çizgi filimleri ile anasının, babasının, atasının imanî değerlerine yabancı yetişen o yavrulara kim sahip çıkacak? Hele o güzelim bedenini acayip döğmelerle kirleten kız çocuklarımızı kim aslına yönlendirecek? On sekiz yaşını doldurunca, dönüp anasının babasının yüzüne bakmadan, rızalarını bile almadan evinden çekip gitmelerine kim engel olacak? Onları asıl itibarlarına kim kavuşturacak? Kim, kim?
Bir kelime-i ŞEHADETİ bilmeyen genç nesiller yetişiyor. Onların ebediyyen kapanmayacak derin yaralarına kim merhem sürecek? Bugün lüks hayat içinde geçinen özellikle Cami görevlileri Peygamberin görevini resmen savsakladıkları için aldıkları maaş harama dönüşmez mi? Bunlar hatırlatmayan sorumluların hali,,, ne olacak???
ÖLÜM gelip çatmadan KİMLERİN uyanması gerekir dersiniz?
Bunlar, Kur’an’ın tevhid ruhu ile şahlanacak yiğitlerdir. Esselamu aleykum

İlhan Oral  09.03.2025

Bir Yorum Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.