İRAN NEDEN BAŞIMIZA BELA OLMAYA ÇALIŞIYOR? (Analiz)

Yayınlama: 17.06.2023
120
A+
A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Zengezur Koridoru ile ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “Sorun, Ermenistan’la ilgili değil, Zengezur Koridoru, İran’la ilgili bir sorun.” dedi.
Zengezur Koridoru sorunu Ermenistan’la ilgili bir sorun değil. Zengezur Koridoru, İran’la ilgili bir sorun. Yani halkının kahir ekseriyeti Müslüman olan iki ülke. Burada İran’ın böyle bir tavır içerisinde olması gerek Azerbaycan’ı, gerekse bizi üzüyor. Aslında onları da üzmesi lazım. Bir de burada vagon başına alınan ücretler filan da ne yazık ki çok çok yüksek. Temenni ederim ki bu sıkıntıyı da kısa zamanda aşarız. Buna olumlu yaklaşmış olsalar bugün gerek kara yolu gerek demir yoluyla burada Türkiye-Azerbaycan-İran birbiriyle bütünleşmiş olur ve belki de “Pekin-Londra hattı” da açılmış olur.

Öte yandan Latin amerika gezisi sırasında Venezuella’da bir televizyon röportajında İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin eşi Cemile Alamolhoda, “Türkler ve Moğollar İran’ın daimi düşmanlarıdır. Bu ülkeler tarihte İran’a saldırı yapmışlardır” dedi.

İRAN’ın Derdi Ne?

Cemile’nin ifadeleri bizim aklımızda hemen tarih boyunca Avrupa’ya yönelik her büyük seferimizde topraklarımız içindeki işbirlikçilerini de harekete geçirerek bize karşı isyan ve savaş başlatmaları geldi.
Şayet İran (persler) bunu yapmamış olsalardı şu an Avrupa’nın tamamı Türk yurdu olacak ve ne Fransa, ne İtalya, ne İspanya ne de Almanya olmayacaktı!

Perslerin (İran) içindeki bu Türk düşmanlığının iki nedeni var kuşkusuz: 1- Mezhepsel, 2- Irki.

Tarih boyunca Türkler yüzünden bölgede, Arap Yarım Adası’nda, hatta Afrika’da hakimiyet kuramadılar hem mezhebi hem de ırki açıdan.

İyi de dinen öncelik İslam kardeşliği değil miydi?

Bundan yaklaşık 15 sene evvel İran haber ajansı Fars News, abd ve israil’e karşı İran’a verdiğimiz destek nedeniyle Çamlıca Vadisi Gazetesi’ne ve haber ajansımıza “kardeşlik” teklif etmiş, İbrahim Tamer’in olumlu cevabı üzerine Fars News ve Çamlıca Vadisi kardeş yayın kuruluşu olmuşlardı.
ariel şaron ile alakalı yazdığımız yazı ise İran’da “Yılın haberi” seçilmişti.

KAFALARININ ALMADIĞI ŞU:

Biz İran’a emperyalist sömürgeci işgalcilere karşı her vakit destek verdik. İran’ın gerek silah, gerek ekonomik, gerek ise teknolojik alanda gelişmelerinden gurur duyduk, mutlu olduk.
Çünkü biz İslam gözlüğüyle baktık! Bir Müslüman devletin güçlendiğini görmek bizi sevindirdi. Terörist abd ve israil’e karşı verdikleri mücadelelerinde yanında olduk; abd ambargosunu deldik ilaç kıtlığı çekerken İran’a TIR’lar dolusu ilaç gönderdik. Petrolünü satması engellenirken sınır kapılarımızı açtık abd’nin tehditlerine rağmen!

Türkler İran’la hiçbir zaman mezhepsel farklılığımız noktasından savaşmadı. Daha da ötesi fitne çıkarmaya çalışmadıkları sürece İran’a karşı (pers devletlerine) savaş çıkartmadık.

 

İRAN’DAN (PERSLERDEN) ACAYİP SİNSİ BİR STRATEJİ:

 

İran’ı yakından tanımayanlar, incelemeyenler İran’ı gerçek bir İslam Cumhuriyeti sanır. İç dış her uygulamalarında İslam’ı referans ölçü aldıklarını düşünür. Halbuki öyle değildir.

Bir yanda Caferidirler, Şiadırlar ve bu mezhebin yaygın olduğu ülkelerle dost oldukları sanılır, Şii Azerbaycan ile kavga ederler, ermenistan Azerbaycan savaşlarında ermenistana yardım ederler.

Öte yandan, Suriye’de Caferilikle alakası olmayan nusayriliğe destek olurlar. Katil vahşi terör örgütü haşdi şabi’nin kurucusu ve destekleyicisidirler. Sözde dindar haşdi şabi militanları İslami yaşantıyla alakası olmayan nusayrilere daha çok dindar sünni öldürmesi için yardım ederler, yetmezmiş gibi dindar sünni kadınlara tecavüz ederler çocukları öldürürler.

 

Irak’ta azınlıkta olan şiileri destekleyip Irak’ın servetini İran’a aktardıkları… bunu en sonunda fark eden Irak’lı şiilerin İran’ı protesto eden gösteriler tertiplediklerini seyretmişsinizdir ekranlardan.

İran (persler) gerçekten tuhaf bir millettir.
Tezatlar diyarı İran!

Bir yanda kendisi gibi şii (Caferî) olan Azerbaycan’a, Azerbaycan Türklerine düşmanlık yapan İran’ın bu tavrı altında yatan korku İran nüfusunun çoğunluğunu teşkil eden Azerbaycan Türklerinin bir gün İran’dan kopup Azerbaycanla ya da Türkiye ile birleşebileceklerini mi düşünüyorlar?
Bu yüzden güçlü bir Azerbaycan istemiyorlar.
Hani mezhepçiliğe ne oldu?
Demek oluyor ki Persler (İran) devlet politikalarını belirlerken yerine göre mezhebi yeri geldiğinde ırki geleceklerini düşünüyorlar. Lakin, Azerbaycan örneğinden hareketle şunu açıkça ifade edebiliriz ki; İran için öncelik ırki güçtür, ırkçılık perslerin genel geçer hakim zihniyetidir.

Tebessüm Derneği’nin Başkanı Furkan Albayrak kardeşim bugün Cuma namazı sonrası derneği ziyaretim sırasında bana “uzun, doyurucu yazılar yaz ağabey” demişti. Umarım bu yazımdan mutmain olmuştur.

Eskiden hep uzun ve konuyu okuyucunun geniş pencereden anlamasını sağlayacak şekilde yazardım. Lakin, müşahede ettim ki, uzun yazıyı okuyan çok az. Ben de teferruata girmeden kısadan özünü anlatan tarza dönmüştüm.
Uzun yazı okumaktan sıkılan kişilere de hak veriyorum. Okuyucu yazı içinde aynı şeylerin tekrar edilmesinden, spotta verilen haberin aynısını yazı içine de kopyalayıp tekrar okutulmasından, gereksiz kelimeler cümleler yazıların ve haberlerin içine sıkıştırılmasından dolayı uzun yazı okumak istemiyor.

İran konusunda, perslerin stratejisi ve tavrı noktasında yazacak ve örneklendirecek çok şey daha var.

Çamlıca Vadisi olarak, ısrarla Müslüman Kardeşlerimiz olarak gördüğümüz bu devletin bir an önce aklını başına toplamasını.. geçmişte düştüğü yanlışlıklara tekrar düşüp Türkiye’nin başta abd terör devletiyle yürüttüğü mücadeleyi baltalamamasını, bizimle sürtüşmekten ve savaşmaktan kaçınmasını arzu ediyoruz.

Sadece Türk dünyası değil, İslam alemi ve Dünya’nın bir ucundaki mazlum halkların da yükselişine, hızlı gelişimine şahid olduğu Türkiye’nin zaten başında yeterinden fazla sorun var, bir de İran ile uğraşmak zorunda kalmayalım.

RUSYA’NIN TAVRI:

Mevzuyu daha geniş boyuta da taşıyabilirim.
Mesela, Rusya ile müthiş başarılı geçen ilişki sürecimiz neticesinde İran’ın Suriye ve Azerbaycan politikalarında dizginlenmesini sağlayabilir miyiz?
Bence, bu mümkün, lakin, çok dallı karmaşık bir dış politika izlememizi gerektiren bir konu.

İSVEÇ NATO’YA ALINMAMALI

Mesela rusya’nın hoşuna gitmeyen ve bizim de rahatsız olduğumuz terör destekleyicisi İsveç’in nato’ya girmesine kesinlikle müsaade etmemeliyiz!
Rusya ile birlikte, İran’ın baypas edilerek Zengezur Koridoru’nu açmaya muvaffak olabiliriz. Rusya’nın ermenistan üzerindeki ağırlığı malum, aynı Rusya’nın Suriye’de esed üzerindeki yaptırım gücü de belli.

Türkiye Tayyip Erdoğan’ın ve Cumhur İttifakı’nın seçimi kazanmasıyla büyük belalardan kurtuldu.

Gerek Putin, gerekse Rus dış politikasını belirleyenlerce kılıçdaroğlu kazansaydı abd nato güdümünde bir Türkiye karşılarında olacaktı ve bir çok rus çıkarları zedelenecekti.
Erdoğan ve Putin iki ülkenin hariciyesinin meselelere akılcı milli yaklaşımlarla her iki ülke nezdinde önemli olan meselelerin birbirlerine destek ve anlayış göstererek çözülebileceğini gördüklerini sanıyorum.

SURİYELİ MUHACİRLER

Türkiye için Suriyeli muhacir kardeşlerimizin bölge güvenliğinin Türkiye’ye teslim edileceği yerlere geri dönüşünü gerçekleştirmek öncelikli iç ve dış sorundur.
Bu hususta amerikanın hiç bir olumlu adım atmayacağı gibi, tam aksine orada bir uydu devletçik kurdurma gayretlerinde yeni planları ortaya çıkmıştır.
Belli ki bunu başarmamızın yolu Rusya’yı ikna etmemizden geçiyor.

Ne İran ne de İran’ın emirlerini vazife telakki eden Suriye rejimi bu planımızı desteklemeyecek.
Bir de son günlerde ortaya çıkan HTŞ (Heyetu Tahriru’ş Şam) eski adıyla El Nusra meselesi var. İdlip kentinde yani Türkiye’nin geri dönüş için toplu konutlar inşa ettiği bu yerde hakim olan bu örgütün eskiden bazı liderlerinin abd tarafından desteklendiği de söyleniyor.

abd’NİN YENİ OYUNU

Bölgeden son alınan bilgiler pkk/pyd ile HTŞ’nin abd tarafından masaya oturtulup ittifak yapmalarına çalıştırıldığı şeklinde.
Bu Türkiye açısından korkunç bir durum. Şayet abd bu girişiminde başarılı olursa Suriyeli muhacir kardeşlerimizin geri dönüş programı ciddi sekteye uğrayacak!
Görünen o ki, Rusya’ya isteklerimizi kabul ettirsek bile, abd’nin bu yeni projesi başımızı fena ağrıtacak.

UZUN SÜRELİ BÖLGEYE YERLEŞMEMİZ ŞART!

pkk/pyd’nin elinde bulunan ve işlettiği petrol kuyuları da dahil çok geniş topraklar üzerinde uzun süreli askerimizi yerleştireceğimiz büyük bir operasyona hazırlıklı olalım.
amerikanın, israilin ve batılı işgalci güçlerin Suriye’yi terk etmeye niyetinin olmadığı uzun zamandır bilinen bir şey.
Rusya da Lazkiye Limanı’nda kurduğu üssü terk edip sıcak denizlere inme hayalinden vaz geçmeyecek ve bunun için de esed’i iktidarda tutacak.
İran daha Suriye’ye birliklerini ve üst düzey komutanlarını göndermeden “asla vaz geçemem senden asla” şarkısını söylemişti.
O halde Türkiye olarak kendi iç ve sınır güvenliğimiz için uzun süreli daha geniş arazide hakim olmak zorundayız Suriye’de.

ALLAH KORUDU TÜRKİYE’Yİ

Şayet 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde chp ve birlikte oldukları Meclis’e hakim olsaydı, kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçilseydi, Türkiye’nin toprak bütünlüğü bile tehlikeye girecekti.
Seçim vaatleri, hdp’ye verilen sözler, chp başkanı ve bir çok idarecilerinin sarf ettikleri sözler düşünüldüğünde Türkiye için kap karanlık bir gelecek bizi bekliyor olacaktı.
MHP-BBP-DSP-Yeniden Refah ve Sinan Oğan destekli AK Parti iktidarı, Tayyip Erdoğan idaresinde BEKA olarak karşımızda duran sorunları inşaallah aşacaktır.

Bu vesileyle göreve geldiği günden itibaren desteklediğim Hakan Fidan’a büyük iş düşüyor.

fetöcü yayın organlarıyla Çamlıca Vadisi Gazetesi üzerinden şiddetli mücadele ettiğim günler geldi aklıma.
Hakan Fidan göreve atandığının ertesi günü israil “Bu adam bilgilerimizi İran’a verecek, görevden alın” demişti. Bir sonraki gün de abd başkanı Tayyip Erdoğan’a “derhal görevden al” sözünü sarf etmişti.

Hakan Fidan’ın görevden alınma sözünü en son ne zaman duydunuz?
Seçim öncesinde kemal kılıçdaroğlu’nun ağızından!
kılıçdaroğlu hem Hakan Fidan’ın hem de Süleyman Soylu’nun görevden alınacağını söylemişti.

HAKAN FİDAN

Onlarca, belki yüzlerce bombalama eyleminden, suikastlerden, askeri ve sivil tesislere saldırıdan kurtuldu Allah’ın yardımıyla Hakan Fidan vesilesiyle Türkiye!
Millî İstihbarat Teşkilatı’mız geçmişte içine sızan yabancı devlet ajanlarından, uşaklarından temizlendi ve gerçekten MİLLÎ oldu.
Hakan Fidan’ın bu ülkeye yaptığı katkıların hepsini anlatmam doğru değil! Tayyip Erdoğan bu vatansever yiğidi boşuna MİT’in başına getirmedi veeeee şimdi de boşuna Dışişleri Bakanı yapmadı!
Daha önce “Yeni Kabinenin Düşündürdükleri” başlıklı yazımda Hakan Fidan’ın bu göreve getirilmesinde Tayyip Erdoğan’ın dış politikada Türkiye Yüzyılı’nda aktif, agresif tutum izleyeceğinin işareti olduğunu ifade etmiştim.
Velhasıl, işimiz zor ama Rabbimin izniyle ve yardımıyla aşacağız inşaallah bunları.
Yazımı sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim.

İbrahim Tamer

Bir Yorum Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum
  1. Şakir dede dedi ki:

    Âlâ olmuş. Biraz siyaet desrsi mi alsak. Zihninize sağlık.

  2. Nabi Nabizade dedi ki:

    Kaleminize yüreğinize sağlık bunlar acı ama gerçeklerimiz, fakat altından kalkamayacağımız şeyler değil. Türkün gücünü Dünya alem anlayacaktır yakın bir zamanda.