3 gün önce sağ böğrümde karın boşluğumda başlayan sancı geçmeyince dün eski adı GATA, yeni ismi Abdülhamid Han olan hastaneye gittim.
Uzun uzun tahliller yaptılar, ultrason, tomografi, röntgen, kan tahlilleri… Ve bir türlü konulamayan teşhis… Doktorların çoğu gayet alakalıydı hele benim acildeki doktorum sağ olsun bütün gerekli işlemleri yaptırdı ve uzman doktora en sonunda gösterdi.
Baba şefkatiyle muayenesini yapan uzmanımız Cerrahların da görmesi gerek diyerek beni taburcu etmedi, gözlem odasına yatırdı.
Buradaki cerrah arkadaşların da iyi niyetli olduklarını hissettim. Lakin, yoğun tahlil ve tekrar çekilen geniş tomografiye rağmen yine ağrının sebebi teşhis edilemedi.
Bence iyi niyet ve gayret önemlidir ve takdir edilmelidir. İnşaallah başka bir gidişimde uzman bir doktor tarafından rahatsızlığımın nedeni ve çözümü de sunulur bana.
Bu arada bir hastanın erkek arkadaşı doktorun birine saldırmış, tartaklamış. Doktor ve hemşirelerin morali çok bozuktu akşam.
Belki gerçekten bazı doktorlar sevmeden yapıyordur bu mesleği lakin, her gün onlarca sorunu olan kişiyle ve bunların bazısının gereksiz soru ve tavırlarıyla karşılaştıklarını düşündüğümüzde sağlık çalışanlarına karşı biraz daha anlayışlı davranmamız gerekmiyor mu hasta yakınları olarak?
Saatler süren tahlil sonuçlarını beklerken hastanenin şirin bahçesinde bir kamelyanın altında oturup vakit geçireyim dedim.
Kimse yoktu ben oturduğumda ama iki, üç derken dört kişi oldu. Bir emekli adam, arkadaşına kiralardaki fahiş artıştan ve mal sahibi ile olan tartışmasından bahsediyordu; arkadaşı da onu destekliyor, hayat pahalılığından, geçinemediğinden dem vuruyordu.
Buraya kadar konuşulanlar gayet normal ve gündelik hayatta son dönemde ülkede yaşadığımız sıkıntıları içeriyordu.
Militan kılıklı yaşını başını almış kadın, bu iki sohbet eden adamın lafının ortasına atlayıncaya kadar sustum ve dinledim şikayetleri.
Kadın adeta savaş suçlusu amerika’nın B52 bombardıman uçağı gibi içindeki kini, nefreti, ağızından salyalar saçarak boşaltmaya başladı.
Her şey Suriyeliler yüzünden, Araplar yüzünden başımıza geldi diyerek başladı, Tayyip Erdoğan’a, Devlet Bahçeli’ye, dindar Müslümanlara afkurdu saniyeler içinde.
Eskiden bu hastane askerindi, bu sıkma başlar kapıdan içeri adımını atamazdı, şimdi doktorluk yapıyorlar, nefret ediyorum, iğreniyorum ve daha neler neler.
Terörist ruhlu bölücü kadın, benim sakalsız, bıyıksız, uzun saçlı halime aldanıp, beni de işleyeceği malzeme sandı sanırım.))
Kes lan!.. ilk ağızımdan çıkan söz oldu. Ses tonumun yüksekliği, tokluğu ve kararlılığı bir anda ortalığı sessizliğe bürüdü ve Trabzonlu’ya yakışan tarzda devam ettim tabii, hahahaaa.
Artık, militan susmuş, karanlık sinmiş, ortam aydınlığa kalmıştı. 7 ceddindeki hainlerin seceresini suratına haykırırken bu vatanın sahipsiz olduğunu sanmamasını; hiç ummadığı uzun saçlı, küpeli kulaklı insanların da onun gibi hainlere bu vatanı teslim etmeyeceğini nakış nakış işledim beyinciğine!..
Dostlarım, yanlışları tenkit edelim, haykıralım ki başımızdaki ülkemizi idare eden iyi niyetli insanlar önlem alsınlar hatalı bazı işlere. Lakin, hakaret ve küfür etmek kalitesi düşük, basit kişilerin işidir. Şurası bir gerçek ki: Türkiye’de her dönem hainler vardı ve bunlar özellikle son senelerde hukuku da çiğneyerek alenen vatanımızın bütünlüğüne saldırmaktalar, hain işbirlikler, ittifaklar yapmaktalar.
Bir taraf “durmak yok hizmete devam” derken; bir taraf ta “durmak yok heykel yapmaya devam”, “durmak yok düşmanlığa devam” diyor.
ALLAH vatanımızı korusun; hainlerin planlarını kendi ayaklarına dolasın.
6.8.20222
İbrahim Tamer
Kaynak: Trabzon haber merkezi