Kur’an Hizmet Mücadelesi Sahipsizse!!!

Yayınlama: 28.02.2025
43.287
A+
A-

Çağımızın çok yaygın ve çok tutarsız sosyolojik ve ideolojik saplantıları vardır. Bu saplantılar hastalık halinde gelişip yayılmaktadır. İddialı tabelâ devri yaşıyoruz
Her tarafta hizmet ile ilgili çok tabelâ görürsünüz. Bu tabelâlar, genelde İslam, Kur’an, aile, ahlâk, hikmet, adalet gibi kavramlara eklenen iddialı isimlerdir. Yine bu tabelâlara, vakıf, dernek, hareket ve benzeri kavramlar konur. Fakat hizmetinde kayda değer bir şey yoktur. Bu yapılmayan hizmet de çalışmalar da çok yüzeyseldir.
Yapılan yüzeysel çalışmalar arasında en ilginçlerinden biri “Kur’an tefsiridir.” Kur’an tefsiri dersi yapacak olanların, iştikak ilmini almış olmaları gereklidir. Gramer önemli ve eken ilimdir. Tefsir, hadis, fıkıh akaid, kelam ve bunların usullerini, mantık, mani, bedi’, beyan, edebiyat, uzay, matematik tarih, coğrafya hatta jinekolojiye varıncaya kadar ilimleri bilmek gerekir. Bizim kadim eğitim sistemimizde dânişmend, mûid, “müderris” “dersiâm” gibi makamlar vardı. Bu âlimler ilimlere âşina idiler.
Bu ilimlerin çekirdek alt yapısında, “ana” diye gönül mimarı bir melek vardı.
Cumhuriyet dönemi ile bu hayatî ilimler tümden kaldırıldı. Kaldırılmakta kalmadı hepsi yasaklandı. İnsanı, insan yapan sistem yerine batı tandanslı totemvâri ucûbe bir sistem yerleştirildi. Bu ucûbe sistem ile bugün vücudunun mahrem yerlerini bonkörce teşhir eden ve “analık makamından” mahrûm edilmiş olan kadın tipi töredi.
Aşırı doping etkisi ile hiçbir değeri kabul etmeyen kadına, râkip bir de erkek modeli ihdas edildi. Bunların sayıları arttıkça araları karşıt şartlanma ile düşman kamplar olarak ayarlandı. İnsanı özünden kopardılar. Bunlar kendilerini, acımasız ve dehşet veren cinayetler sahnesinde buldular. Bu cinayetler öylesine ürkütücü boyutlara ulaştı ki, insan itibarını buharlaştırdı. İnsanı parçalayarak götürüp derelere atıyorlar.
Yetinmiyorlar, kiminin kafatasını parçalıyorlar, kimini testere ile parçalayarak götürüp çeşitli yerlere atıyorlar. Daha nice alanda ağır depresyon hali yaşayan topluma kim, hangi çözüm sistemi ile huzur sağlayacaktır? Sözü uzatmaya hiç hacet yoktur.
Değil Türkiye’de bütün dünyada çeşitli isimler kamuflajı ile küfrü yaymaya çalışan güçlerin sözcülerine, öncülerine, savunucularına ve liderlerine soruyorum. Ey bozguncular, hanginiz ve hangi sisteminizle bu cinayetlere çözüm bulacaksınız? Her alanın baronlarını ve devlet hazinesinin ve devletin himayesi ile marketleşen baronların oligarjik hegemonyasına kim neyi ile çare üretecek ve insanın doğal hayat hakkını kim iade edecek? Toplum arasında eşit paylaşımı kim gerçekleştirecek?
Bireyi ve toplumu yeniden kim mutlu edecek? Kasırga gibi yüklenip gelen cinayetleri, kim ve hangi sistem ile önleyip huzur ve güveni getirecek? Ülkeleri yıkıp yakıp harabeye çeviren zâlimleri kim engelleyecek? İnsan kitlelerin mağduriyetlerini hangi sistem ve hangi güç engelleyecek? BM teşkilatı neden çaresiz kalıyor? BM temsilcileri, yani iki yüze yakın devletin temsilcileri, Netenyahu denen kudurmuş bir zâlim karşısında sus pus oluyor. Toplandıkları gibi sessizce dönüp dağılıyorlar.
Bir düşünün ki, Osmanlı Devletinin on ikinci padişahı 3. Sultan Murad Han döneminde Osmanlı toprakları en geniş sınırlarına ulaşmıştı. O topraklar, on dokuz milyon dokuz yüz bin kilometre kare olmuştu. Söğüt gibi bir kasaba beyliğinden hem de iki yüz yetmiş senede bu muazzam gelişme ne ile ve nasıl gerçek olmuştu? Yüzlerce sene bunca ülke halklarını emniyet ve asayiş içinde huzurla yaşattılar.
Şimdi bunun sırrına bakalım; Âlimler insanları kıvamında yetiştirirdi, babalar yuvalarına haram rızık sokmaz, bu milleti yetiştiren analar, abdestle süt emdirirdi.
İşte, “insanı yaşat ki devlet yaşasın” bu olmalı. Esselamu aleykum

İlhan Oral    02.03.2025

Bir Yorum Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.