Bu çalışmamızda, doğru bilinen bazı yanlışlara dair açıklamalarda bulunacağım. “Vatan ve yurt” kavramlarından başlayalım. Bu kelimelerin anlamları sözlüklerde aynı yazılmış olsa da kullanımdaki bazı farklılıkları bu kelimelerin aynı anlamda kullanılmaması gerektiğini göstermektedir.
“Vatan” kelimesini,” Bu vatan toprağın kara bağrında / Sıra dağlar gibi yatanlarındır.” Mısralarına bakarak değerlendirecek olursak hudutları dünya milletlerince de kabullenilmiş, bir milletin topluca sahip olduğu yer anlamına gelir. Sahip olduğumuz vatanın her karış torağında yaşamamız mümkün değildir. “Yurt” kelimesine bu anlamda değer verirsek durum farklılaşır. Baba evinde gurbete çıkıp yıllarca dönmeyen birine, baba ocağına döndüğünde sorulan sorulardan biri, “Ne var ne yok, oralarda, yer- yurt edinebildin mi?” sorusudur. Bu cümledeki yurt, kesinlikle vatan anlamında kullanılamaz çünkü “vatan” beynelmilel hukuku ilgilendiren bir kavramdır. Kişiler vatan kuramazlar. “Yurt” kelimesi, yaşanabilecek vatan parçasıdır. Vatanın her tarafını yurt yapmak mümkün değildir. Etrafımızı çeviren denizlerin bir kısmı vatanımıza dahildir ama oraları yurt edinmek mümkün değildir. Oralar ancak suda oksijen alabilen canlıların yurdudur, yaşama alanıdır.
Bir şarkıda da kullanıldığı gibi “Ne ağlayabildim ne gülebildim.” cümlesinde acınası bir hal anlatılıyor. Bu cümle doğru, anlatım bozukluğu taşımıyor. Ne…ne edatlarının kullanıldığı cümlelerin yüklemleri olumlu olmak zorundadır.
Çok yaygın kullanılan, dijital ortamın en çok kullandığı kelime, “Paylaşmaktır.” Bu kelimenin tekil veya çoğul şahıslarla gerçekleştirilen bütün çekimleri zinhar yanlıştır. Paylaşılan bir nesne, paylaşanların sayısı arttıkça küçülür veya azalır. “Bu haberi, bizlerle paylaştığın için çok teşekkür ederiz. Bu haberin ne kadarını aldınız, size ne kadarı verildi? Cevap, tamamı geldi. Hani, paylaşmıştınız. Demek oluyor ki internet dilini, dilimize tercüme edenlerde bir dil kullanma kusuru var. “Paylaşmak” yerine göre değişse de doğru kullanımı yaymak, yayımlamaktır. Her yerde de aynı anlama gelmez. Sosyal medya denilen kaynaklarda kullanılan “Paylaşmak” kelimesinin doğru karşılığı yayımlamaktır. Bu makaleyi sosyal medyada yayımlayacağım. Paylaşmaya teşebbüs etsem her birimize birer kelime düşer mi? Belki… Bu yüzden paylaşmayacağım yayımlayacağım. Her anladığı kadarını muhafaza etsin.
“Selâmünaleyküm” duasının yerine “Günaydın” kelimesi kullanılıyor. Burada “Günaydın” kelimesinin anlamı hiç şüphe yok ki karanlığın veya gecenin karşıtı değil. “Gözün aydın.” Tamlamasında ne kastediliyorsa “Günaydın tamlamasında da kast edilen çok farklı değildir. “Günaydın”da güneşin oluşturduğu aydınlık kast edilmiyor. Muhatabının esenliği, güvenliği, sağlığı, geçimi,…kast ediliyor. Bir temenni de bulunuluyor. “Selam ile Günaydın” kavramları tahlil edildiğinde ayrı sokaklardan yürüyüp aynı caddeye ulaşmaktan başka bir şey gözükmüyor. Bunların birini yekdiğerine tercih edenler sadece kuru bir kuruntudan başka bir iş yapmıyorlar.
Muhatabının esenliğini, güvenliğini, sağlığını, geçimini,… sadece Allah’ımız garanti edebilir. Heyhat! Neyin peşindeyiz. Ebu Cehil ’in hali, tayin edilmişken bunu bildiği halde, 8 yıl daha yaşamasına rağmen yalandan da olsa “Müslüman oldum.” demedi. Niçin? Allah her şeyi biliyor. Onun demeyeceğini de biliyor. Şimdi anlaşıldı mı selam vermekten kaçanların hali? Selam da versen Günaydın da desen niyetin bozuksa ikisinin de faydası olmaz. Kişi, aynaya bakıp kendini tanıyıp temizlemelidir. Kanaatim odur ki ben de dâhil, insanlığın sorunlarının sebebi 1. derecede iki yüzlülüktür. Yüzümüzün çirkin tarafına (x) çekebilirsek çekebildiğimiz derecede sorunlarımız azalacak veya çözülecektir.
“Dünya’nın en doğusu” kavramı da zaman zaman yanlış kullanılıyor. Edindiğimiz veya öğretilen astronomi bilgileri doğruysa ki doğrudur. Dünya’nın en doğusu veya en batısı olamaz. Bu kavram ve anlayış yanlışır.360 meridyenin sıra numarası âlimlerce tayin ve tespit edilmiştir. Kadim zamanlarda İslam dünyasındaki bir meridyenin birinin numarası 1 iken medeniyet ve beşeriyet mücadelelerinin sonucu Müslümanlar hâkimiyetlerini kaybettikten sonra, bu başlangıç meridyeni ki İngiltere’de Londra yakınlarındaki Greenwich kasabasından geçen meridyene 1 numara tayin edilmiştir. Bu meridyenin esas kabul edilmesi halinde, buna göre en doğu, en batı tamlamaları kullanılabilir. Bunun dışında en doğu ve en batı demek yanlıştır. Uzaklıklarda ölçüm ancak sabit bir noktayı tespitten sonra yapılır.
Çok sık gözlemlenen bir yanlış da duvara asılan haritalara bakarken yapılan yanlıştır. O da “Aşağı veya yukarı.” kavramlarına dairdir. Haritalarda zikre değer dört yön (Kuzey, Güney -Doğu, Batı.) vardır. Bunlar arasında da 4 ara yön vardır. BU yüzden haritaya bakarak ilgili yeryüzünü kast ederek aşağı … denmesi yanlıştır. Şimdi, Adana, Türkiye’nin aşağısında mıdır? El cevap. Güneyindedir.
Şakir Albayrak 17.03.2024 Çekmeköy