Sadelik; eksiklik değil, fazlalıklardan özgürleşmektir. Daha az şeye sahip olmak değil, daha anlamlı olanı seçmektir. Gereksiz yükleri bırakmak, hayata özünü katmak demektir. İnsan çoğu zaman mutluluğu ararken, fazlalıkların arasında kaybolur. Oysa sadelik, hayatın gürültüsünde kendine açtığın bir sessizliktir.
Sadelik, sadece eşyaları azaltmak değildir. Zihni sadeleştirmek, kelimeleri sadeleştirmek, niyetleri sadeleştirmek gerekir. Karmaşıklaştırılan yaşamlar, insanı yorar. Çünkü sade olmayan her şey, dikkatini çalar, zamanını tüketir, iç huzurunu boğar.
Sade bir hayat, özüne dönmeyi gerektirir. Kim olduğunu, neye ihtiyacın olduğunu, seni neyin gerçekten mutlu ettiğini düşünmeyi… Rekabetin, gösterişin, sahip olmanın yüceltildiği bu çağda; sadelik bir duruş, bir direniş ve aynı zamanda bir özgürlüktür.
Unutma, sadelik yokluktan değil, bilgelikten doğar. Ve çoğu zaman, gerçek mutluluk bir şey daha ekleyerek değil, bir şeyleri geride bırakarak başlar.